Bu dağ deviren , rüzgarlar esip geçti bahcelerimden , talan vurdu dört bir yanıma koparıldı birer birer çiçeklerim.
Oysa ben yağmurları beklemiştim.Ab-ıhayat saymıştım kendi kendime.Bilemezdim Ağustos böceğinin matemini , gözlerim dağ sumbulleri gibi inkisardaydı.
Kalbim ışıklı bir kandil gibi yanarken , avuclarımda kınalı kokular vardı.O dilsiz , o kırgın yüreğim, mehtabın ışıklarına haykırırdı.
Vuslatım karanlığı hançerlerdi sırtıma , dil nasıl sustuysa yürek o an konuşurdu.
Göz göz yaralarım tenimde delikler açarken , merhem diye dizelerimi sürerdim hıçkırıklarıma.
Şimdi bir kuş gibi uçarken , virane malikenelerin saçaklarına konuyorum sessizce , gönül yorgun ve esrarında tarifsiz.
Bir Gönülçelen gibi susuyor hallerim intizara baş kaldırırken , yüreğim dilsiz , kör ve sağır insanlardan dertli.
Tutamıyorum zamanın o görkemli yankılarını , kayıp gidiyor didelerimden kül bulutları , en çok siyaha ait kalıyor renklerim..
Kursağımda bekliyor bir lokmaya eş umut , o pervaneler hangi yöne dönüyor kalbimde.Üşüyor yine bir aşk iliklerimde.
Gürhan YaltıKayıt Tarihi : 25.2.2024 22:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!