Londra’nın ıslak öğleden sonraları; bugün yağmur, yarın da yağmur.
Ruhlar bezmiş güneşsizlikten, ışıksız yaşamaktan; bulmuyor huzur.
Özlem... Zor hayatların sonbaharında bambaşka yabancı bir yere.
Kök salmak değilse de artık, iş kalıyor karar vermeye bir kere.
Bir gün dertop edildi iki yaşam, iki valize tıkıştırıldı.
Acılar, hüzünler, anılar, belki de dostlar arkada bırakıldı.
Yepyeni bir ülke, başka bir ev... Bütün bunlara alışmak çabası...
Liman oldu sonrasında yaşlı karı kocaya Akdeniz adası.
Burası onlara birkaç yıl rahat ve güzel bir yaşantı vermişti.
Beklentiler az olunca, buldukları, mutluluklarına yetmişti.
Ancak, şimdi bir Nisan günü, Girne onlara sırtını mı dönüyor?
Giderek, yavaş yavaş, yaşama olan ihtirasları mı sönüyor?
Yol çıkıyor şehrin ardındaki dağın yamaçlarında kıvrımlarla.
Dönemeçte görünür oluyor o ev; balkonundaki asmalarla.
Güneşin ışınları üzüm yapraklarının arasından sızıyor.
Evinin balkonunda üstüne yorgan çekilmiş İngiliz yatıyor.
Avurtları çökmüş; kızıl-sarı sakalları altı günlük uzamış.
Nefes almakta zorlanıyor; ateşi var, ama yüzü beyazlaşmış.
Dudakları kurumuş, büzük; bitsin istiyor bir an önce acısı.
Hiç umurunda değil artık bu dünyada yaşayıp yaşamaması.
Kadın geliyor içeriden, su getiriyor adama içsin diye.
Yanağını okşuyor sevgiyle, yıllar boyunca yaptığı şekliyle.
Sırıtmaya benzeyen bir tebessüm yayılıyor hastanın yüzüne.
Elini tutuyor karısının, parmaklarında kalan son gücüyle...
(Şubat 2017, Ankara)
Murat FarzKayıt Tarihi : 16.2.2017 17:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!