mahcup bir cellat gizli bende
her gün yağlar durur ipini
vakti yok infazların
kendi infazda vakitlerin
hızarlara gelemem gayrı
hızarlara da
..........
..........
Kayıt Tarihi : 10.7.2002 02:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ezelden
haber vermiş geleceğine
celladın
..
örtün şu şiiri biraz
üşüsün
..
mahcup bir cellat gizli bende
her gün yağlar durur ipini
dese bıraksa yetermiş şiiri dedim kendi kendime..sonraki dizelere ısınamadım..
Çok nadir rastladım, şiirde böylesi benzetmelere. Gerçekten akla geliyormuş ve yerli yerinde de şiirde kullanılabiliyormuş.
Cellâda mahcubiyet yakışır mı bilmem, ama bu sıfat yakışmış doğrusu.
Cellât ve yağlı ip. Öyle ya, ip yağlanmazsa boyuna acı verir. Ağırlığın etkisiyle birden sarmalı ve sıkmalı boynu. Bir an önce nefesini kesmeli insanın.
İnsanın dedik, çünkü duygular insana mahsus. Nefesi sıkılan, yağlı ipe geçirilen ha boyun, ha duygular. Bazen de düşünceler oluyor, Arif Ay’ın şiirlerinde. “İmamın dediklerine katılmayıp, tepki olarak camiyi terk etmeleri gibi.”
Hızarlık (kalas) değildir, duyguları ve düşünceleri. Kökleri sağlamdır.
Çürümüşlerin sökülmesi ve biçilmesi gerektiği gibi.
*
Geceler sevgilim…
Düşlere düşmüş zaman. Düşler sığmıyor günlere. Günler bakırsı. Günler oksitlenmiş, bakır üstünde. Yeşilden maviye dönmekte belli belirsiz.
Sevgilinin saçları rüzgârlarda, sesi yapraklarda. Tabiata işlemiş. Rüzgar, saçlarının rengini ve kokusunu, yapraklar sesini getirmekte…
Gözler, bin yıldıza değer. Karanlık gecelerde gökyüzüne serpilesi yıldız yıldız gözler…
İşte böylesi serin bir gecenin yalnızlığında sevgiliyi yaşamak, onu yüceltmek ve onunla bütünleşmek. Yokluğunda bile varlığını bulmak…
Tam bir duygu tasviri, ancak müşahhaslaşan bir gece.
Sevgiliye dönüşen geceler…
*
Yalnızlık kıyamet habercisi…
Yalnız gidilen yollar zor. Yalnız yaşanan yıllar zor.
Her nereye baksa, cinnet geçirmiş gözlere görünen yalnızlık mahyaları. Serin rüzgârın mahyalardan duyulan ıslığı, ışık ışık cam kırıklarına dönüşüyor. Elden ele dolaşan gül değil, yalnızlık. Bütün bunlar, cinnet geçirenler çarşısında kıyamet habercisi…
Duyguların tasviri uç noktalarda.
Gerçekten çok özgün benzetmelerle, betimlemelerle, tanımlamalarla anlatılmış duygular.
Mahcup cellat, sevgiliye dönüşen geceler, yalnızlık kıyameti…
Şiir, şiirde derinlik ve özgünlük böyle olur işte…
Gerçekten takdire şayan ve güne layık bir şiir.
Arif Ay’ı gönülden kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum
Seçici Kurul’a da teşekkürler.
Hikmet Çiftçi
23 Temmuz 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (9)