İncinen bir anlam taşıyordu gözlerin

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

İncinen bir anlam taşıyordu gözlerin

Denizine girmek istedim gözyaşlarının coşkusundan yutar diye düşündüm.

İstanbul Boğazlı kırgın ve de pis bir hüzün vuruyordu denizinin yüzüne, taşıyordu beni bilinmezlere doğru.Oysa ben kokudan anlamazdım,ta ki sen gidene kadar,denizin kokunca anladım.

Bu aşk beni ne kadar yaşatacak,bu hüzünler ne kadar yazdıracak belli değil. Seni her kare anda yelkenlerim fora ederek açılıyorum ruh denizine.Hazanlar açılmış bahar ımızda. Gönül vazoma senden kalmış dert defterimin arasında kurumuş güllerini koydum.Işıltısı aşktan bir kelebek kondu rüzgarlarıma. Bana ,her gün yaşadığın umutların tünelini söyledi.Bakracına aldığın kırıklarınla gizillerine huzuru taşıyormuşsun.Yeniden mutlu olma yastıklarını çürütme demindesin.
Gelişi olan, dönüşü olmayan ilticacı bir ceylan gibisin.Bensizlikten kaçmanın sevgi soluklarını harcıyorsun acıyan gözlerle.

Gel içindeki çocuğa, balonlarım, şekerlerim ve uçurtmalarım çoğalıyor.Diyorum ya rüyalar kadar uzak,sevgiler kadar yakın,gelmeler kadar gidici,benim olan bir daha benim olma ihtimali olan senin sofandayım.Sensizliğin Harrisonuyum.En güzel mutluluklardan bile üşüyorum ama sana söylemiyorum.
-Kim bu Harrison:
“1840'da ABD başkanlığına seçilen William Henry Harrison, çok
soğuk bir günde Washington'da açık havada düzenlenen göreve
başlama töreninde şapka ve palto giymeyi reddederek yaptığı
uzun konuşma sonucu zatürre oldu. Yeni başkan sadece bir ay görev yaptıktan sonra öldü.” Her sevginin bir kuralı vardır,her zamanın bir kuralı vardır.Ben de Harrisonluğa son versem mi gülüm.Sensiz üşümeyi bıraksam mı,zatürrelere yakalanamadan.
Ben seni düşlerken evrenin tüm yıldızları yüreğimi düşüyor belki o yüzden üşümüyorum.
Sen hayalimdeyken dünyayı yeniden paralellere, meridyenlere, ayıyorum.Dünyanın yeni merkezi,yaşadağın kent oluyor,Antarktika’da yaşam var gayrı.Ben ordayım,biraz üşüsem de,seni özlesem de Mecnun çölde yaşadı,bense Antartika…Aşk bu yaşamsalı seçtirmiyor, mekan tanımıyor.Kavuşmanın penguenleriyle iyi anlaşıyoruz.
Yüreğindeki fiyort imparatorluğuna çöl sıcağım düşüyordu ansız. Gözyaşı denizin kudurmuş olmalı ki dalgalarında benim hatalarımı çırpıyor.Temizliyor geçmişimizi.Ben burada zaten buzullandım,uslandım.
Acılara hükmeden esinti duruşlarınla savuruyordun beni özlemlere.
Ötelerden,ismini hiç bilmediğin binlerce çiçek toplayıp sana geleceğim.
Sağır ve ağır geçen saatin zaman kaçırmasından dem vurma gülüm.
Yeniden on ikiyi yaşamayı özle. Hasretlerdeki tüm akrep ve yelkovanı efsane gözyaşı denizlerde boğma, biraz da güleç pınarlar aksın.
Derinlerinde gizlenmiş ve ulaşılması imkansızlıkları büyütme.Tutuluşun arzulu beyazları aklansın sularında, umutlarında.Ders versin ruhumuzdan akan kirli suların arıtılmışlığı.
Tutkularımın tüm köleleri,diz çökmek yerine gelişine hazırlık için “çökertme” çalışıyorlar.
Bir kıvamdan diğerine geçerken ben gelişinin doğurgan tazeliğiyle
Bekleyiş bebeklerini kucaklıyorum.Ağlıyor aşk kucağımda.
İyotsuz hasret şelalelerinde yıkıyorum onu.Sütü eksik gülüm.Gel emzir bensizliği.Yüreğimdeki tüm sazlıklara sazanlar dadandı.Oltasız gelen güzeller var,her an tavımdalar.Tohumlar serpiyor, sabırsızlık.
Uzak kalışındaki hüzün ülkelerden sana yerli güneşler derledim.Bir ay görünecek her gecende.Gelgitlerine sardığın öfkeleri sessizce at içinden.
Güller üstüne gül büyüten erozyona uğramış çorak topraklarımda
Sevdanı büyütüyorum avuçlarım açık,dua ile beyaz düşlerime yağmur olmanı bekliyorum gözleri nemlican.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 25.6.2009 11:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan