Gecenin hüzünlü meltemi ince ince okşuyor yüzümü.
Saçlarımda efsunlu el geziyor.
Sessizce karanlık gecede parlıyor yıldızlar.
Nazlı nazlı birden sandığa ilişiyor gözüm. Albümü çıkartıyorum ama bir gece lambası gecenin gülüşünde göz kırpıyor bana
Çıkarıyorum acele acele
İlk kez görür gibi zülüflerim ıslak,gözlerim nemli.
İçim sızlıyor
İnce ince gidiyorum maziye
Mukavvadan yapılmış yuvarlak iki harf yan yana oyulmuş duruyor.
Geçmişin gölgesinde sarı lacivert süslenmiş el işi kağıtları…
Elime alırken yapan elin sıcaklığını hissediyorum.
Ellerimde takıyorum bordo bir ışık saçılıyor.
Geceme hüzün yağmuru yağıyor
Odama sessizce sararmış albüm ilgimden uzakta duruyor.
Öylece özlemin özgürlüğünde depreşiyor yaralarım
Kanatmak ister gibi yaralarıma elimi uzatıyorum komidinin çekmecesine.
Çıkartıyorum
Üç resim elimdeyken boğuluyorum
Hıçkırıklara sararmış solgun yorgun resimler
Mutluluğun resmi avuçlarımda bir çift duruyor
Karşımda baş başa vermişler
Gözleri parlıyor aşkın aşkıyla
Zemherinin beyazında ocak soğuğunda mezar taşlarına inat.
Diğer resme geçerken siliyorum gözlerimin buğusunu.
Hasretin sofrasına oturuyor sessiz kimsesiz ikinci resmi alıyorum elime
Umutla boyanmış lila renkli bir oda
Adımın yanında benim yazan yan yana bir gece lambası daha.
Geçmişte param parça edilen lime lime bölünen
Kırmızı bir ışık
Aşkımın sevgisini simgesi gibi ışıl ışıl yanıyor.
Bir resim karesinde kalanlar
Ömrümü adadığım
Sevgimi sevdamdan vaz geçemediğim
Hibe ettiğim hayat damarımda kanım
Hala aldığım her nefes sevgi kokar
Oysa ne mutluydum.
Mutluyduk
İhanetin gölgesi düşmemişti henüz sevgilere.
Oysa şimdi ihanet kokuyordu gecelerin beyi
Sadece benim hatırladığım o mutlu günler
Nasıl da sevmiştim
Yalansız dolansız
Riyasız çıkarsız
O yüzden yok oldu sevgim
Ağlar hep gece el ayak çekilince nemli gözlerim.
Hele bir de düşmesin özlemin rengi
Ve yine mutlu o kadın.
İhanet etmemiş ihanete uğramıştı.
Özlemi içinde lav oldu.
Asırlık sevdamdı sinemde sakladığım
İhanet kokmuyorum
Tüm cesaretimi topladım.
Son kez baktım
Son kez yaktım
Son kez elveda dedim
Sevgim hep öksüz hem de yetimliğini azat ediyordum.
ihanetin acısını yaşatanı
Kendimle mutlu olmuyordum
Oysa şimdi mutluluk zamanı.
Geç kalmıştım
İhanetin çemberinde azat ettim ben gönlümü
bir sevgi doğdu mu yüreğinde
Şişelerin dibinde zaafların içinde
Bu sevdayı sen gibi terk edemedim erkenden
Susarak özlüyorum nefesini
Ağlıyor ağlıyor ağlıyorum şimdi
ugurlarken hasretin bestesini
Kim pişiriyor yemeği sevgiyle
Kim öpüyor
Kim sarıyor tenini
Kim… kim örtüyor üstünü
Kim bakıyor gözlerine gözlerim gibi
En derin sarhoşluğu yaşarken
bensizlikte
Kayıt Tarihi : 4.11.2010 12:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yaşadıgımız sürece öyle şeylere tanık olurki güzümüz kulagımız gördüklerimiz duyduklarımızdan ne masallar anlatılır sesizce
Sayfanıza gelip te boş dönmek olası değil.
Dolu dolu şiirlerinizden, dizelerinizin naifliğini derinliğini, aynı lisanı konuşup aynı dertlerden muzdarip olanlar anlarlar.
Tebrik ediyorum canım hoşça kalın.
Farklı ve güzel bir girişle başlanmış şiire…
Hem mekân tasviri sayılabilecek hem de mekâna sinmiş mazinin saçları ıslatan, gözleri nemlendiren hüznünü dile getiren mensur özellikte bir giriş yapılmış.
Loş bir oda…
Yıldızlardan yansıyan ışıklarla gece lambasının kıpırdaşan ve hatta oynaşan ışıkları, gecenin gülümseyen yüzü oluyor ve sarıp sarmalayarak alıp götürüyor duyguları mazini derinliklerine…
Albümler…
İçinde hep değer bulmuş, huzurun, mutluluğun, neşenin, sevginin sembolü olmuş birkaç müstesna resim…
Gayri ihtiyari elin uzandığı, geçmişten geceye ince bir sızı gibi ağan o farklı resimler…
Çekmecelerin derinliklerine saklanmış mutluluk kırıntıları, parmaklara dolanan mahzunluğu ile kanayan yaraların rengine dönüşüyor…
*
Düşünceler meczuplaşıyor ihanetin kuyularında.
Duygular, her bir resim karesinde soluklaşıyor. Geceye, lambanın kanayan kızıl aşk rengi vurdukça ve yansıdıkça odanın duvarlarına… Bir resim kâğıdına sıkışmış mazi, tutuşuyor bir ucundan; tutuşturuyor parmakları yakarcasına ve yüreğine sirayet ederek yalnızlık yangınlarını ateşliyor insafsızca…
Aşk…
Huzur…
Mutluluk
Ve
İHANET!..
Masumiyetin, aşkın, sevginin, güvenin, inancın düşmanı İHANET!..
Yanan sevdasıdır, özü sevdasıdır, ruhu sevdasıdır…
Göz kırpan sevdasıdır…
Aşkın rengi sevdasıdır.
Aradığı mutluluk sevdasıdır…
Tertemiz, riyasız, dupduru ve içten koparak inceden inceye sızan, coşan, huşu ile yaşanan kendi içinde yaşattığı sevdasıdır.
Her gece, sessizliğin nemlendirdiği gözlerdeki aşk kokulu hasreti de sevdasıdır…
*
Tasvirler, tahliller, içindeki mekânla haleti ruhuyenin bütünleşmesi çok güzel işlenmiş.
Tebrik ve takdirlerimle…
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz, sayfalarımızda göz iziniz olsun efendim.
Sağlıcakla kalınız.
Hikmet ÇİFTÇİ
18. 01. 2012
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
ANT.10
TÜM YORUMLAR (73)