Gerçeklerle yanıp yakılsan bir mum alevi gibi
ve damla damla akıtsan gözyaşlarımı o nemli toprağa...
Bir cemre misali düşüyorsun kuruyup çatlayan gönüllere...
Bense yanağına varmadan kuruyan göz yaşlarımda boğuluyorum...
Kayboluyorum çoğu zamanda
Ve bırakıyorum kendimi dipsiz uçurum kenarlarından.
Solup giden bir gül kadar pişman değilsin biliyorum.
Pişmanlıklarım ve keşkelerim oluyorsun.
Ülkemin güzel coğrafyasında buluyorum ağlayan yüzümü.
okyanus ortasında içimdeki belkilerle terk etmişken senli hayallerimi
doğudan gelen mavi yelkenli gemiyle kurtardın beni.
okyanusun maviliğinde boğulurken,
elinden tuttun yalnızlığımın.
Ne tuhaf dimi?
içimi acıtanda sensin
acımı dindirecek olanda.
içimdeki bu mavilik senin okyanusundandı.
gözlerindeki mavi bir denizin yıldız tozu pırıltısında
ve sesindeki melek fısıltısında aradım kendimi
çoğu zamanda ağzı mühürlenmiş bir papatyanın anlattığı yarım kalmış öykülerde kayboldum.
güneş görmemiş mevsimler misali geldim bana.
Varlığına doyum olmayan
yokluğuna dayanılmayan mısın...
Küçük bir bakkal çırağının çocuksu aşklarında buluyorum geçip giden pembe hayallerimi.
içimde yeniden hayata döndürecek bir anlı bile bulamazken
bin pişmanlık içinde dönüşlerle başlayan aşkların soluk maviliğimin canlandırdığı günlerim oldu.
Son anda elimden tutarken yalnızlığımın
uçurumlarda unuttuğum hayallerim oldu.
Hayata inat, tozlu eve çakıllı yolların uçsuz bucaksız kıblelerinde yürüdüm.
engellerim oldu, bitip tükenmeyen umutlarım oldu...
Önce ozan sonra şair oldum.
Yazdım kağıda kaleme inatseni.
inatlaşan benliğimden hayata küsen göçmen oldum.
yolcu oldu yolları sevmezken,
aşık oldum sevgi nedir bilmezken.
sevgilinin yokluğuna inat yazmışken aşkımı sitemimi,
şimdi ise varlığına inat yazıyorum şiirlerimi...
Kayıt Tarihi : 4.7.2008 04:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!