İnandım sana,
Sevdin beni diye sevdim.
Bi’ an inanmıştım;
Farklı bi’ hayatımız, bambaşka bi’ yaşantımız olur sandım.
Gökkuşağını siyah-beyaz bir kente sığdırmaya çalışmışım,
Olmadı, sığmadı o hayat bu yorgun yaşantımıza.
Offf offf zaten,
Çocukluğumdan beri hep,
Hiç gerçek olmayacak hayaller kurardım.
Ben, oyuncağı kırılan çocukların en kıdemlisiyim;
Kurduğum her hayal, içinde gizli bir veda saklarmış,
Geceyi sabaha bağlayan o ince çizgide anladım.
Zaten dizlerindeki yaralar hiç iyileşmeyen o çocuk,
Hâlâ gökyüzüne bakıp boş gemiler bekliyor.
Yine aynı hüsran, yine o tanıdık yabancılık;
Benim hayallerim hep ulaşamadığım o yüksek dallarda,
Rüzgarın insafına kalmış bir kırık salıncak gibi sallanıyor.
Şimdi yine o tanıdık, o gri sessizliğin ortasındayım.
Gönlümün sokaklarında hâlâ o çocuğun ayak sesleri,
Ellerinde yine o cam kırığı ümitler...
Sevdin diye sevmiştim, ama anladım ki;
Bazı hayatlar sadece başkalarının hikâyesinde dipnot olurmuş.
Meğer ben, gökyüzünü avuçlarına sığdıramayacak kadar yorgunmuşum,
Senin kalbinde bir nefeslik yer aramışım, meğer sürgünmüşüm.
Artık ne bir hayal borcum var çocukluğuma, ne de sana bir sitemim;
Öğrendim ki en çok "olur" sandıklarımızda eksilirmişiz biz...
Gidiyorum, başladığım o ıssız hayallerin tam kalbine.
Artık ne sana sitemim var, ne de kadere bir çift sözüm;
Kendi yarattığım bu serapta yoruldu benim iki gözüm.
Gidiyorum; içimdeki o çocuğu elinden tutup karanlığa,
Zira en güzel masallar, hiç yaşanmamış olanlarmış aslında.
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 13:40:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!