Çok yazınca yükümün hafifleyeceğine inanırdım baba. her şeyin bertaraf edildiği bir yön, her ağrının muhatabı bir kapı olmalıydı. uzun yaşamak isteğimdendi hepsi. ardından az yazmayı istedim. öyle de oldu. az yazınca da fazla yaşayacağımı sanmıştım. Nedir işte, az görmek ömre çok ses katmıyormuş. yanılmışım baba. ama seninde yanıldığın konular vardı babacığım.
sen bana hep derdin ki ''erkek adam ağlamaz diye düşünüp ağlamaktan alıkoyma kendini. ağla ki rahatlayasın oğul'' derdin. ama bu acı öyle bikaç yazı yada birkaç göz yaşıyla geçip gidecek bir acı değil ki baba. bilsemki yazınca geçecek parmaklarım çürüyene kadar yazardım ve bilsem ki ağlayınca geçecek, inanki yüzümde kuru yer komazdım baba.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta