İmtihanlar ve Sabır: Allah’ın Adaletinin ...

İnsanın dünya hayatındaki varlığı, Allah’ın sonsuz adaletine ve hikmetine dayalı bir sınav sürecidir. Her birey, farklı olaylar, kişiler ve durumlarla karşılaşarak kendini geliştirme, sabır gösterme ve doğru yolu bulma fırsatına sahip olur. Allah, her insanı farklı şekilde sınar ve her sınavın bir amacı vardır: İnsanların sabır ve güzel ahlakla, ya da isyan ve nankörlükle karşılık verip vermeyeceklerini görmek. Bu noktada, Allah’ın vaadi her zaman geçerlidir: O, hiçbir insana taşıyamayacağı yükü vermez ve insanları adaletle yönlendirir. Kur’an’da yer alan ayetlerden biri, bu ilahi adaletin en güzel örneklerinden biridir. Müminun Suresi’nin 62. ayetinde Allah şöyle buyurur: “Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar.” Bu ayet, insanın karşılaştığı zorlukların, Allah’ın takdirine uygun olarak, kişinin taşıyabileceği sınırlar içinde olduğunu belirtmektedir. Allah, kuluna adaletle yaklaşır ve ona gereksiz bir yük yüklemez. Bu, müminin güven duyabileceği bir hakikattir. İnsanın dünya hayatındaki karşılaşacağı imtihanlar, sadece dışsal olaylarla sınırlı değildir. Aynı zamanda insanın içsel dünyasında da bir sınav süreci işler. Bu süreçte, insan; sabır, hoşgörü, fedakarlık, tevazu gibi güzel ahlaki erdemleri gösterme ya da isyan, nankörlük ve sabırsızlık gibi şeytani özelliklere yönelme tercihiyle karşı karşıya kalır. İnsanın bu tercihleri, onun hem dünya hem de ahiret hayatını doğrudan etkiler. Ancak burada önemli olan, imtihanlar ne kadar ağır olursa olsun, müminin her durumda sabırlı olması ve karşılaştığı zorluklarda Allah’ın takdirine rıza göstermesidir. Her ne kadar insanlar bazen büyük sıkıntılarla karşılaştıklarında her şeyin bittiğini düşünebilirlerse de, bu düşünce şeytanın verdiği boş kuruntulardan başka bir şey değildir. Şeytan, insanları umutsuzluğa sürüklemeye çalışırken, müminin karşılaştığı her olayda bir hayır olabileceğini ve her zorluğun arkasında Allah’ın hikmetini görmek gerektiğini hatırlaması gerekir. Allah’ın emri gereği, mümin asla umutsuzluğa kapılmamalıdır. Allah’ın vaat ettiği sabır ve güzel ahlak, her durumda insanın yapabileceği en doğru şeydir. Allah, insanları denemekle, onları birbirinden ayırmayı amaçlar. Bu imtihanlar, yalnızca dışsal olaylarla sınırlı değildir; insanların kalplerindeki inanç, niyet ve samimiyet de bu süreçte test edilir. Al-i İmran Suresi’nin 142. ayetinde Allah şöyle buyurur: “Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” Bu ayet, müminlerin sabırlı ve gayretli olmaları gerektiğini, sadece dışsal başarıların değil, kalpteki niyet ve samimiyetin de önemli olduğunu belirtmektedir. Allah, müminleri birbirinden ayırarak, doğru olanları yanlışlardan ayırt eder. Salih Müslümanlar ile “kalplerinde hastalık bulunan” kişiler, sabır ve çaba gösterenlerle göstermeyenler birbirinden ayrılır. Bu süreç, insanın içindeki inancı ve sadakati ortaya çıkaran bir temizlik ve arınma sürecidir. Sabır ve güzel ahlak, insanın imtihanını geçebilmesi için gereklidir. Zorluklar karşısında gösterilen bu tavır, insanın Allah’a olan yakınlığını ve imanını pekiştirir. İnsan hayatındaki her zorluk, her imtihan, bir fırsattır. Allah, insanları denemekle hem onları arındırır hem de onların ne kadar samimi olduklarını gösterir. Mümin, karşılaştığı her olayda sabırlı olmalı, güzel ahlakını muhafaza etmeli ve Allah’a olan güvenini kaybetmemelidir. Allah, kimseye taşıyamayacağı yükü vermez ve her deneme, insanın kaldırabileceği sınırlar içinde yer alır. İmtihanlar, her zaman sabır ve güzel ahlakla geçilmesi gereken yollardır. Müminler, Allah’ın sonsuz adaletine güvenerek, karşılaştıkları her durumda O’na sığınmalı ve sabırla, hoşgörüyle ve güzel ahlakla O’na yaklaşmalıdır. Bu, dünya ve ahiret için en değerli yoldur.