(Türkoba-01.12.2011)
Aradım hep yakın ile ırağı
Ne konağım oldu ne bir durağım
Mekânım yolum ocağım
Senin dudağında asılı kaldı
(23 Haziran 2011)
Yıldızsız gecelerden
Güneşsiz sabahlara uyandım
Yaşanmamış günlerde
Kaybolmuş özlemlerde
Unutmak isteyen gönüllerdeyim
(Sarıyer den Anadolu kavağına geçerken)
Bir masal şehridir İstanbul
Denizde renk cümbüşü yaratan yakamozlar
Beyaz köpükler
Sonsuzluğa açılan görkemli kapı gibi Boğaziçi
BU KÖŞEDEN
Gerçeklerin hayal olduğu gecelerde
Anılarımla ağlayacağım büyük hüzünle
Yorgun esecek fırtınalarla her gece
Büyük boşluklarda yalnız yapayanlız kalacağım
Haziran-2011
Dokunma yanarsın dedin
Gülerek
Dokundum ve ölesiye yandım
Önce ellerim
11 temmuz 2011
‘En karanlık geceler pembe ufuklarda biter’
Demiş bir Fransız
Ben gece olmadan pembe ufukları gördüm
Resmini çizdim çizilmez denen mutluluğun
Bir serçenin küçük gözleri değil
Senin gözlerin
Dikkatle bak İstanbul’a
Büyüyen bir fidan değil
Büyüdükçe
Çirkinleşen
(2011-mayıs)
Sen benim
Canımın içisin
Bir tanemsin
Ruhumun ince teli
Yaşamımın anlamısın
Aşk denizde dipten gelen dalga
Yürekte sarsıntılara sebep olan
Depremdir
Bilinmez ne zaman nerede vuracağı
Kabarır duygular içinizde
Dalgalar sakin bir liman arar
Haziran-2011
Yine geçti ömürden
Yaşanmamış iki gün
Sesini duyamadım
Gülüşünü göremedim
Gözlerinin derinliklerinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!