“Okuduğun nedir? ”
Gözlerimi elimdeki dergiden ayırıp başımı kaldırdım. Fıstık Ahmet, fıstık rengi gözlerinde her zamanki hınzır bakışıyla, gülümsüyordu.
“Yeni bir öykü dergisi” dedim. “Okumak ister misiniz? ”
Çok uzun zamandan beri ilk defa Ada’da, Prinkipo’daydım. Yazın gün boyu mekânın en serin, akşamlarıysa en rüzgârsız yeri olan erik ağacının altında oturmuş; dört ay boyunca kırık sağ kolumda taşıdığım ve kaç kilo olduğunu tahmin bile edemediğim alçının çıkmasını; kısacası esaretin bitişini kutluyordum.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman