Usulca çek al kendini gençlikten, toyluktan,
Artık delikanlılık uzaklarda bir derya,
Baharlar uzaklarda ve hoyrat...
Sevmeyi öğrendin yüreğim...
Delikanlı değilsin, tomurcuk değilsin...
Ağır ağır dolaşacak kan, ağır ağır hissedeceksin sıcaklığını...
Zıtlıkların çekimiydi bizim sevdamız
Boğazın iki yakası gibi birleşirdi kimi zaman,
Kimi zaman iki kıta kadar uzaklaşırdık....
Aynı anda aynı düşünceler geçerdi fikrimizin ince yollarından
Beni birtek sen, seni birtek ben anlayabilirdim
Kavgalarımız bile zıtlıklarımızdan, inatlarımızdandı
Umutların gerçeğe bağlandığı dönüş noktası,
Ölümle hayatı birbirine bağlayan o ince çizgi,
Sevgiyi aşka çeviren o eşsiz bakış,
Bir düş ya da gerçek değil mi aralarındaki ayrım?
Ey dost yok olma zamanıdır şimdi!
Bir gecenin kör karanlığında,
Sonbahar yağmurudur beni sensizliğin sırça köşklerine sığındıran.
Apansız bir fırtınadır duygularımı bir anda yalnızlığın kurumuş vahalarına savuran.
Sensizlikle ben oldum ben, yalnızlıkla...
Öyleyse bak gözlerime, çiğ damlalarını görmekten mi korkuyorsun,
Yoksa yaşlanmaktanmı?
Bensizlikle sen olacaksın sen... yalnızlıkla...
Kurşun gibi ağırlaşıyor gözlerim,
Kurşun gibi ağır üzerime çöken gece,
Kurşun gibi ağır bakışlarındaki anlam,
Kurşun gibi gözyaşlarım vuruyor şakaklarımdan,
Kurşun gibi ağır söylenmeyen sözler dudaklarımdan…
Sen bu kadar sinsi degildin, vurmazdın beni
Ufkunda ağardı tanyeri gözlerinin.
Sen gittin gideli 94 saat 36 dakika oldu.
Acıdı yüreğim ağrıdı içim.
Sen gittin...
Hangi baharda bıraktın elleri mi, ilkbaharı mıydı ömrümün son mu?
Son mu sonum mu bu benim?
Bir nilüfer çiçeği olmak isterdirm,
Sular arasında başkaldırmak, güneşe ve toprağa inat...
İsyansa bu isyan...
Gülerek dağılmak isterdim,
Bataklıkta olsa mekânım,
Bir nilüfer çiçeği olmak isterdim.
Severdi evvelden güneşi,
Doğdu doğalı böyle değildi ya?
Sonraları düşman oldu yaşamaya...
Yalnızlık bekliyordu sinsice pusuda...
Giden tüm dostların ardında...
Hiç sormadan, sessiz, mavi bir sükunda...
Uzanıp ellerine sıkıca kapadım gözlerimi,
Çünkü hayat onun tenindeydi.
Bizse karanlıktaydık...
Gönül gözümüz açık yalnızca bakışmaktaydık,
Uzanıp giden sinsi bir caddenin ıslak kaldırımlarında...
Ne tokat gibi inen yağmurdan,
Sen olmadan nasıl başlar geceler,
Uykularım nasıl şekil alır?
Nasıl boyanır rüyalarım yedi renge?
Ah benim emektar pijamalarım....
Bir cebi yanında sigara yanığı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!