Çocukluğa İlk Dönüş
Annesi “Uyan artık bebeğim.” demiş olmalıydı ki; körpecik bahar güneşi gerneşe gerneşe, esneye esneye uyandı. Başını kaldırdı, yemyeşil sabahlıklarını yeni yeni giyinmekte olan yumuşak tepelerin yelpirdenen saçları arasından aşağılara baktı, incecik dalların ürkek yapraklarında cıvıldaşan kirli serçeleri gördü, yaprakları aralayarak olanca içtenliğiyle onların minicik gagalarını öptü, kanat kanada arkalarından koşup çatıları kırmızı kiremitli eski evlerin üstlerine üstlerine yayıldı, uzanıp uzanıp beyaz badanalı duvarları,, mavi pencere pervazlarını, perdeleri açılmamış kirli camları, açılıp açılıp kapanan, kapanıp kapanıp açılan ahşap kapıları, toprak yolları, yollardaki incecik su sızıntılarını sarıp sarmalamaya koyuldu.
Büro önünde, başını elleyen güneşi kasketini çıkararak selamlayan otobüs şoförü, ayaküstü konuştuğu arkadaşının sözünü keserek, yanından vurup geçmekte olan yardımcısına, dışından;
- Halla… Galdır şo ehtiyarı yuhudan… Gendinden geçdi herhal… Yola çıhiriz oğlum…
Diye seslendi ve seslenişini içinden “Heyvanoğlu heyvan…” diyerek tamamladı.
Yardımcı, dışından;
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,