Kavala’da göze ilk çarpan surlar ve su kemerleri. Sanki yeni yapılmış gibi pırıl pırıl… Her gördüğümüz yer sanki Türkiye’nin bir parçası gibi… Kavala’da arkadaşlarımızın bir kısmı ‘’Aaaa Çeşme’ye benziyor’’, bir kısmı da ‘’Aaaa aynı Foça’ya benziyor’’ demekten kendilerini alamadılar. Önemi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğum yeri olması ve Osmanlı döneminde su kemerlerinin yapılması. Rehberimizin anlatımına göre Kavala ismi taşımacılıktan gelen bir isimmiş… 1382 ve 1912’ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmış… Kavalalı Mehmet Ali Paşa Kavala’da doğmuş, ancak daha sonra Osmanlı’nın Mısır Valisi olarak atanmış. Belli bir sure sonra da Osmanlı’ya kafası kızmış isyan etmiş, Kavala’yı Osmanlı’dan geri almış. Bu nedenle Yunanistan’da çok sevilen biri.
Kavala’ya yakınlarında bir köy ve bir göl var, büyükçe bir göl, rehberimiz içinde 32 çeşit balık yetiştiğini söylüyor. (Köyün ismini gürültüden anlayamadım. Yeni bir bölge görmek için turistik geziye çıktığımız halde, turdaki arkadaşlarımız ellerindeli akıllı telefonlardan gözlerini ayıramadı. Çektikleri resimleri paylaştılar, paylaşımlara yapılan yorumları birbirlerine anlatırken ve gösterirken yaptıkları gürültüden rehberin anlattıkları o gürültü arasında boğulup gitti. Kameradan çözebilirim diye düşündüm ama alınan videolardan da anlaşılmıyor.) Tarım ve Balıkçılıkla geçinen bir şehir. 15 şarap fabrikası varmış… Kurabiyesi meşhurmuş…
Kavala’da bir saatlik bir molada deniz kenarında ve merkezi alanlarda dolaştıktan sonra otobüsümüz Selanik’e doğru yola koyuldu.
Yine bayram günü Karadeniz turuna çıkan arkadaşımız fesbook’ta gezi noktalarını paylaşırken sabah Sinop’tan, akşam Samsun’dan paylaşımlar yapınca, ‘’uçakla mı seyahat ediyorsun aradaki şehirleri uçaktan mı gördün’’ diye dalga geçiyorduk. Şimdi kimse bizimle dalga geçmesin diye gezi hızımızı fazla belli etmemeye çalışacağım. Gezimizde namaz kılar gibi camileri ve kiliseleri ziyaret ettikten sonra, diğer zamanlarımız otobüste geçiyor… Sıkışınca tuvalet molası bile vesikaya bağlı…
Selanikteki ilk durağımız Mustafa Kemal’in doğduğu ev oldu. Orada mumyadan yapılmış heykellerini gördük.
Daha sonra Kaleye çıktık. Kaleye çıkarken otobüsten doğru gördüğümüz kilsenin Aziz Pavlos Kilisesi olduğunu söyledi rehberimiz. Yani, savaş sırasında Türk askerlerini saklayan kilise…
Aziz Pavlos Kilisesi, Türk askerlerini saklaya kilise deyince, açıklama yapmadan geçemeyiz.
Tek unutmak için acılarımı
Baksana; kırdılar kapılarımı
Yağmalandı kalbim, ömrüm, herselim
Kursuna dizdiler anılarımı
Yenik duştum bu savaşta neyleyim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta