Gözlerinle ilk karşılaştığımda sevdim seni. Çıplaktın, şaşkındın, açtın. Kollarımla sardım çıplaklığını.. Sıcacıktın ama titriyordun. Gözlerime ilk bakışın, eski bir filmin tekrarlanan sahneleri gibi gidip gelip çarpıyordu yüreğime. Sanki hiç sevmemiştim senden önce ya da tüm sevgiler birer 'sevme çalışmasıydı' da, ilk senle geçiyorlardı hayata. Senin o çok sevdiğim adında toplanıyordu bütün güzel duygular.
Kimseyi bu denli sevmedim ben, kimseyi bu denli “acıyla” kazanmışlığım olmadı hiç.
“Ölümüne bir sevgi” sözden ibaretti senden önce...”Koşulsuz sevgi“ ilk senle hayata geçecekti. Yapacağın her şeyle sevecektim seni.. Olacağın her şeyle kabulümdün en başından. Ellerine vermiştim yüreğimi çıkarıp.. Sevincinle sulayıp hüznünle kazıyasın diye.. Sana verdiğim „hayatın“ kendi hayatım olduğundan gocunmadan bir tek gün bile. Bütün kurallarımı bir gülücüğünün yıkacağından korkmadan sevdim seni.. Ellerine vermiştim işte yüreğimi.. „Geri almak“ yoktu asla bu verişte!
Hiç kimse bu denli 'benden' olmadı bu güne dek. Hiç kimseye 'canımı' vermedim, veremezdim, belki fırsat olmadı.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.