Evet, evet ilkokula başladığımız yetmişli yıllardı ve o sınıfa ilk girdiğimde Gamze ile gözgöze gelmiştim. Çocukluk aşkı ama hayatımda, annemden sonra ki ilk aşkımdı. Bir çocuk nasıl severse ben de öyle sevmiştim. Ne zamana kadar, tembellik edip de ben üçüncü sınıfta kalana kadar, tabi anladınız Gamze çalışkandı ve geçmişti...
Dördüncü sınıfta ki ilk aşkım Meltemi de anlatmasam olmaz. Altın sarısı saçları vardı ve de sadece ben değil bütün sınıf O’na aşıktı. Yok, yok bütün okul desek de abartı olmaz... Duyar gibiyim ’’Vay be nasıl kızmış bu Meltem?’’ dediğinizi... Okul kantininde beraber kola içmişliğimizde var yani, onu da yabana atmayalım. ’’Eşek değiliz ya ben ısmarlamıştım tabi ki. ’’ Okulun bahçesinde de yakalamaca oynadık, billahi oynadık... Tabi ya anlamışsınızdır bana pas vermediğini, bizimkisi tek taraflı bir dördüncü sınıf ilk aşkıydı...
Gelelim Ortaokula, Ah O Gülcan, ahhh! O’nu nasıl unuturum ki... Onun ile de üç sene orta okul ve bir senede lise olmak üzere, tam dört sene aynı sıralarda oturduk. Açılırsam boğulur muyum, boğulmaz mıyım derken bir şekilde O’na açılmıştım. O da bana ’’Ama ben seni arkadaşım olarak da çok seviyorum.’’ demişti... Bir sene boyunca ısmarladığım kaşarlı ve sucuklu tostlar ile Niğde Gazozları boşa gitmişti ve biz yine arkadaş olarak kalmıştık... Sonrada aynı okulda ki mahalle arkadaşımız Hikmet ile çıkmaya başlayınca ben de ’’Arkadaşımın aşkısın.’’ şarkısını dilime pelesenk etmiştim...
Liseye başladığımızda tabi hormonlarımızda daha bir farklı ve daha bir hızlı çalışmaya başlamıştı. Esma nasıl geldi de girdi hayatıma onunda hiç farkında değildim. Lise de ki ilk aşkım... Bizim zamanımızda öyle cep telefonu mail diye bir şey daha hayatımızda yok. Varsa yoksa ev telefonu. O da anne babalar ev de olmadığı zaman, yoksa müstakbel kayınpeder ham eder billahi... Sinemaya mı? Gittik tabi filmlerden bir şey anlamadan gittik... Elini tuttuk mu, bir de üstüne yanağından öptük mü, bizden mutlusu yoktu o zamanlar...
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
"Aşk", "Işk" kökünden türetilmiş bir kelime olup, mana olarak da; sevenin sevdiği kişiyi- tıpkı sarmaşık bitkisinin kendisini ayakta tutan canlı payandalarına yaptığı gibi- severken boğup öldürmesi demektir.
Hayırlı, meşru, fıtri, makul ve baki muhabbetler dilerim Ahmet bey.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta