İlk biçimin peşinde geçen ömrümüz, sarp doruklarda,
ateşler yakıp görüldüğümüz, susar, altın işaretlerini
sunardı, ancak burdan geçebilirsiniz, sevgiye kurban
olmaksa emeliniz.
Saçlarında uçuşan müzikle dalgalanıp, yazılmamış
anlama yaslanıp, bir ten yakınlığında, karmaşıkla,
uzlaşıp, görünümsüz karanlıkta, saklanıp, bir altın
dokuya yerleş, sonsuz sanıp.
Ve ansızın katlanılmamış, soluk yüzünde zamanı
aşan, bir ses ara vermiş, bitmeyene yerleşip.
Dokular arayan, gelişin görkeminde, öperken
dudakları, bir yeni ağız açılır birden.
O burçlarda ışıklar, yanıp, sönerken, yalnız
gecelerinde bir dam kurulur üstüne, gökyüzüne
karışan böyle, anlardık yeniyi, ufuklar görününce.
Şen bakışımın tarihini yazar, boşluksuz zaman,
bu yeni görünümsüz, kimse ile coşan, yer kayarken,
üstte kalan ve bir vefayı tamamlayan.
Artık kayıp zamanın katmanlarında unutulmuş,
katıksız gülümseme el verir, yıkımı dönüştüren,
görünüre, bir çığlık mesafesinde coşar, saklanırız
geçek zemine, uykuların bahar açtığı yerde.
Varlığın kurucu gücü, dile batmış, kimlik göçlerinde,
biten tuzaklardan, zamana karışan, taşır gövdeleşmiş
boşluğu, güzelliğe eklenip, korunmuş, sen olan.
Bir şekilsiz de devamlılığına bulan, hem ses,
hem ışık olan.
11/12/2015
Gökhan OflazoğluKayıt Tarihi : 6.1.2016 00:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!