Bir yiğit çıkmıştı
Dünya sahnesini titreten
Asrın Alisiydi bildiğin
Göklerden gelen hikmetle
Bir yiğit direniyordu
Su verdim süt verdim
Bağrımda yetiştirdim
Canımdan bir can idin
Çünkü ben toprak idim
Zarif duruşun doku n benden
Çocukluğumu düşünüyorum, öylesine
Perdelerin en mutlusuydu, tiyatronun.
Gençliğimdeki, uzun matemin yaratıkları!
Türeme değil bu, tam aslıdır Darwin…
Bıktım artık, yaklaşmayın diyecek kadar
Ömür ilkbahardı on beş
Ne çocuktu be çıbanın başı
Beyhude sicillerin tutulduğu
Adaletin iflasından ibretler
Nasibinde vizyon kıyametleri
Cehaletin alaborası bildiğin
Koor kor ateşten çıktım...
Cehenneme atma dilber.
Tomurcuk güller yanaklarında...
Kalbime acıları Salma Dilber.
Selvi boylu, ay yüzlü şu leylama bakın...
Dışarı, İbrahimin güneşi
Odam, bülbüller diyarı
Dilimde Yusufun niyazı
Kızım sana söylüyorum
Kalbimi kıran şu, tüller
Güneş düşecek dokuz bine
Sıra olacak dağlar gözlerine
Kahkahalar atılacak gönüllerine
Yarım asır hesaplanacak o gün…
Urartu’lar gelecek aziz aşiyan
Yapılması mubah tüm hatlarıyla
Zevkten bitkin, halsiz, öylesine…
Firari gibi bir ihlalle bu sevginin
Gecelerinde mest olup sabahlasak…
Yine serpiliyor yüreğime yağmurlar
Saklambaç oynuyor benimle güneş
Ne de uslu duruyor sevimli tomurcuklar
Kimine sıradan, beni de keş mi keş
Yeşile güle bürünme, süslenme felek
Bir güneştir doğar seher vakti
Bu telaşın karmaşanın üzerine
Bir mahşeri seferberliktir sanki
Bu canavar yaşamın ben nesine?
Kimi üç, kimi beş kuruş etti




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!