Fravûn İlâhlık dâvâsı güttü
Karun'un serveti dünyayı tuttu
Nemrut dağ başına heykelin dikti
Âkibet; Bir kuru salla gittiler...
Ne şemsiyem vardı elimde
Ne de çerçevede bir yer sığınacak
Öyle apansız boşandın üstüme
Bardaktan boşanırcasına
İnsan bunca ıslanır ancak.
Dikeni vardır Gül'ün
Sabrı sonsuz Bülbül'ün
Diken batar dem vurur
Gâyesi bu ömrünün.
Gül'e kur yapacak ki
Yalvardım yakardım kulak vermedin!
Sevgi kanadını üste germedin!
Işıksın.. pervânen canı görmedin!
Aşkla sarhoş olup döneyim ey yâr!
Tattım bâdesini aşkın nûş ettim!
Kimseden kimseye yoğumuş fayda,
Tırnağın var ise, başını kaşı!
Oynamak istersen, buyumuş gayda!
Tırnağın var ise, başını kaşı!
Kolaylık işini zor eylemeden,
'Z. Yapar KALELİ'ye'
Eremeden ahdımıza, durdurdular ey Kaleli'm!
Tüm suçları sırtımıza, vurdurdular ey Kaleli'm!
Ne rüya gör, ne hayal kur
Ne başını taşlara vur
Rağbet yoksa yağar mı nûr?
Bitti seni sevmiyorum..
Dersem sakın inanma sen...
Kar'da yağar, nûr'da yağar
'Teşhir yeri oldu cadde, sokaklar,
Ahlâk nere gittin, iffet nerdesin?
Kahraman oldular cümle korkaklar,
Ülfet nere gittin, izzet nerdesin? '
Nâdim olup dönünce, Yûnus Hacı Bektâş’a,
Kilidini açmanın, yolu Taptuk dediler.
İçin için yanarak, ateş vurunca başa,
Bu yangını söndürme, eli Taptuk dediler.
Öyle zaman olur ki; Gören gözler kör olur,
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra