Sızdıkça kendine dolan bir ömrün hüzünlü ağrısıdır hayat, dermanı aşktır
Şifasız ayrılıkların kentlerinden erken çekilir güneş, geceler çok yamandır
Kırgın gönüller paslı özlemlerin prangasını çözemez, sermayesi hicrandır
Mutluluk sularıyla yıkanır hep martılar, yaşamak ilençli bir aşkın çığlığıdır
Yollar ekeriz bıkmadan biz hayata, gönlümüzdeki çocuksu sevinçlerin adımlarını sevince boyamak için. Günler çekeriz dünlerden, yarınların meçhul adreslerine yürümek için. İki boyutlu bir film izleriz sahnede, birinde yaşam, diğerinde aşkı izlemek için. Aşk yaşama vurulur, yaşamın gongu çalmadan yüreğimizden akan sular bir meçhulde durulur. Susar mevsim, susar kelimeler ve aşk kendi yazgısını arayan bir dal gibi o kıymetini bilmediğimiz sarı denizlerin içinde kendini güneşe çıkaracak mevsimleri kucaklar durur.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.