İlahi devamı alem ve yaratılış

Umut Suci
335

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

İlahi devamı alem ve yaratılış

Arşın meleklerinin nuru şidetli.
Hem şidetli hem belirgin hem netli.
Melekeler hakka ederler amel.
Sayısı belirsiz coşarlar sel sel.

Onlar insan gibi yemez içmezler.
Uyuyupta kendinden vaz geçmezler.
Evlenmezler onların hepsi bakir.
Gece gündüz hakkı ederler zikir.

Çoğunun suratı insana benzer.
Kanatları vardır göklerde gezer.

Hafiftir latiftir ol cisimleri.
Hem sevmezler kafir olan cinleri.

Seyr eyleyip alemlere bakarlar.
Çok hizalır şimşek gibi çakarlar.

Kimi arşta kimi kürside sidrede.
Allaha yönelir ederler dua.

Kimi kauta kimi rüküde seydede.
Kimi emir bekler yere insede.

Meleklerin vardır dört peyganberi.
Dördüde Allahın hep sevdikleri.

Biri cebrail biri yüce Arzail.
Biri mikail biri ise israfil.

Arzayılse nice ruhları alır.
Cebrailse nice hünerler bilir.

İsrafilse sahibi odur surrun.
Mikailse mahsarı odur yerin.

Allah gökten yere rahmet gönderir.
Her damla yağmuru bir melek verir

O yağmurki bir kez düşerse yere.
İndiren meleye gelmezki sıra.

Bu düşünce insanları mest eder.
Kıyamete kadar hep böyle gider.

Çar sutun üstünde var oldu kürsi.
Kürsüde okunur Allahın ismi.

Yerler gökler kürsünün boşluğunda.
Nice hikmet vardır hem kaf dağında.

Kürsi çok yücedir hak tala bilir.
Nice mahlukatlar hep ibret alır.

Birde bahs edelim lehvi kalemden.
O lehvaya zuhr eyleyen kelamdan.

Lehvin rengi zebecan gibi yeşil.
Etrafı kırmızı hep ışıl ışıl.

Kırmızılık tam yakutu andırır.
Dünya ise insanları kandırır.

Yüz yılık yol uzunluğu kalemin.
Kalem yazar akibeti alemin.

Kalem yazar şimşek gibi ses çıkar.
Kalem çatlar içinde ak nur akar.

Hakkın ahti hep yerini bulmuştur.
Lehvi mahvuz hep yazıyla dolmuştur.

Allah eder lehvi üçüz altmış kere nazar
Küllü varlığıyla her şeyi sezer.

Her bakışta bir nesne helek olur.
O nesnenin yerine başka bir varlık dolur.

Cennet üstünde vardır tuğba ağacı.
Benzemesi sanki nurdandır inci.

Cebrailin burda olur mekanı.
Bilinmez zamanı bilinmez anı.

Sidreti muntahada var bir ağaç.
Türlü meyve verir hakka etmez suç.

Tuğba ağacıdır altından sarı.
Dalları andırır kızıl mercanı.

Sarkmıştır dalları ceneti sere.
Meyveleri tatlı benzer şekere.

Tad alan kul zevki sefaya dalır.
Surda benzer boynuz ile kovana.
Sur içinde sanki benzer tufana.

Geçmış gelmiş ruhlar onda beslenir.
Bütün ruhlar sur içinde uslanır.

İçi kaplar nice kainat alemi.
Büyüklüyü izah etmez kalemi.

O surdurki israfilin ruhudur.
İçindeki iki berzah yeridir.

İlk berzahta var bedendeki ruhlar.
Ondan sonra bedende çıkan ruhlar.

Sidreye kıldı vekil meleyi.
Heybet cüse verdi oldu dileyi.

O melekin vardır yetmiş bin yüzü.
Her yüzünde vardır yetmiş bin ağzı.

Her ağzında vardır yetmiş bin dili.
Her dil başka söyler mevlayı salih.

Sidrede vardır dört bin melek.
Her bir safta on bin rakamı gerek.

Bir safta melekler sejde ederler.
Her secdede suhban allah diyerler.

İkinci saftakiler hep oturur.
Elhamdüllilah deyip şükür getirir.

Üçüncüler rükü ederler illah.
Hem diyerler la ilahe illelah.

Dördüncü saftaki kıyam ederler
Allah ekber Allah ekber diyerler.
Amin

Umut Suci
Kayıt Tarihi : 5.5.2011 20:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Umut Suci