İlaç Senin Elinde Şiiri - Sezayi Tuğla

İlaç Senin Elinde

Derdin, dağ gibi olsa, ümidini yitirme,
Vehim’e kapılıp da hiç kendini bitirme,
Zinde tut vücudunu, yeni dertler getirme,

Kapılmış gidiyorsun, kör nefsinin yelinde,
Kendinin doktoru ol, ilaç senin elinde.

Allah dert vermiş ama yaratmış dermanını,
Gaflet içinde olma, kontrol et her anını,
Sağlığına dikkat et, kaçırma kervanını,

İki büklüm olmuşsun, ağrı mı var belinde?
Kendinin doktoru ol, ilaç senin elinde.

Şifa veren Allah’ın bir adı da Şafi’dir,
O’nun rızası ile deva ummak nafîdir,
Yeter ki hakka sarıl, O her şeye kâfidir,

Şifa iste Allah’tan, dua olsun dilinde,
Kendinin doktoru ol, ilaç senin elinde.

Kazanmaya gayret et imtihan dünyasını,
Şeytanın karşısında yitirme ihlâsını,
Daima sevecen ol, sil kalbinin pasını,

Deva hiçbir kimsenin değildir tekelinde,
Kendinin doktoru ol, ilaç senin elinde.

(ŞUBAT 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


DERTLERİ İLÂÇ EDİNMEK Hemen hemen herkesin kendine göre bir derdi, bir sıkıntısı, bir hastalığı, bir sakatlığı vs. vardır. Birçoğumuzun gıpta ettiği TV ekranlarında boy gösteren, “ünlü” diye addedilen şahıslarında, canlı programlarda ağladıklarına zaman zaman şahit olmuşuzdur. Sigara üstüne sigara yakan, kadeh üzerine kadeh deviren birine samimi olarak sorsanız, dertlerini size dökecektir. Ee, peki ne yapmalı? Bu insanları nasıl mutlu etmeli? Aslında çare, yine insanların kendilerinde mevcuttur. Her insan, ayni zamanda kendisinin de doktorudur. Bir hekim, yanlış ilaç verdiğinde hastasını nasıl komaya sokabiliyorsa, biz insanlarda kendimizi dertlere duçar edebiliyoruz. Doktorumuzun tavsiyelerini göz ardı ediyoruz, perhizimize dikkat etmiyoruz, büyüklerimizi, uzman kişileri dinlemiyoruz. Sonra da şikâyetlerimiz artarak devam ediyor. İstisnalar elbette vardır. Ben, (kendimi de dâhil ederek) biraz genelleme yapıyorum. Tamam, hepimiz haşarı yaramazlarız. Ama bir kere de olsa, dertlerimizin kendimize ilaç olmasını hiç denedik mi? Dinimiz bize tedavi olmamızı emir ve tavsiye ediyor. Akıl da, tedavinin mutlaka gerekliliğini kulağımıza fısıldıyor. Kendimize göre geçerli veya geçersiz bir sürü bahane uydurarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz aklımızca. Ağlasak, sızlasak, küfür etsek ancak nefsimizi ve şeytanı sevindiririz. Ama dertlerimizde azalma olmadığı gibi artabilirde. Gelin, bizdeki mevcut ilacı kullanalım. Yapılan ilmî araştırmalar, moralin ve ümidin önemini her zaman ortaya çıkarıyor. Ümit ve moral aşılanan insanların diğerlerine oranla daha çabuk iyileştiği kesin olarak biliniyor. İdeallerimizi yaşatmaya çalışalım. Dua edelim, imtihan edildiğimize şartlanalım. İmtihanı kazanmak için gereğini yapalım. Peygamber efendimize sormuşlar; “Ya Muhammed, çekmiş olduğumuz dertlerin, sıkıntıların bize bir faydası var mı? ” Peygamber Efendimiz “evet var, onlar sizler için birer kefarettir” der. Sahabe; “Ya Resulullah, ne kadarından, ne kadarına kadar” derler. Allah’ın Resulü; “Ayağınıza bir diken batmasından tutun da, çok daha ağırlarına kadar” der. İşte bu kefaret bizler için (tedavi görmek şartıyla) sabredersek, tevekkül edersek, imtihan olduğumuzu kabul edersek ilaç değil de nedir? Fakat hekimin tavsiyesine uymadan, prospektüsü okumadan ilaçları kullanmaya çalışırsak, o ilaçlar bizim hem bu dünyamızı, hem de ahretimizi zehir eder. Bunda reçeteyi yazan uzmanların hiçbir kabahati yoktur. İlacı yanlış kullanan bizler hatalıyız. Ne mutlu imtihanı kazananlara…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla