İki ucu senden yana Şiiri - Yorumlar

Cevat Çeştepe
1212

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

(gümüş kapaklı bir dolmakalemle yazılıyor bu şiire ilk dize
oturmuştuk bir sandığın karşısında diye başlıyor, diz dize……) .

oturmuştuk bir sandığın karşısında, diz dize
sigara dumanı mavisinde bir ölüm bulutu çökerken, savaş alanı üzerine
biz seninle en güzel çocuk masalları içinde, yalan tutmayan yüreğimizle
kurşun askerlerin birbirine sıktığı kurşunları seyrediyorduk.

Tamamını Oku
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 23.02.2009 - 21:02

    üstad evet algıladığım, çok güzel ti-ye almışsınız
    savaşı yada yaşamak için yaşatmamayı ya da kaybetmek ve kazanmayı oysa o güzel yüreğinizde ki inanıyorum ki yazmadan öncede yüreğiniz böyle atıyordu ve kaleminiz bu yazmalara hazırlanıyordu, hala aynı olan sadece ülke aynasında değil dünya arenasında hani özdemir asaf gibi tam yağmura koşarken çelme atanların arasında bulutlara yükselmek düşünmek dahil öyle imkan ve öyle düşünerek yaşamak en ideali, hani cahit sıtkı üstadın demesi gibi memleket isterim sevmek gibi gönüldenolsun, olursa bir şikayet ölümden olsun, ölüme fit olduğumuz anları düşünürsek ,duygularımız soğuk düşlerle yatıp kalkar oldu kutluyorum kalemini ve yüreğini en kalbi duygularımla sevgi ve saygılar sunuyor .eyvallah diyorum.mustafa nuri inanç-sufist_05

    Cevap Yaz
  • Rengin Alacaatlı
    Rengin Alacaatlı 23.02.2009 - 20:39

    (gümüş kapaklı bir dolmakalemle yazılıyor bu şiire ilk dize
    oturmuştuk bir sandığın karşısında diye başlıyor, diz dize……)

    ben,
    saklandığım sandık kokularında
    lavanta mavisini okşardım
    bir de hiç olmayan bisikletimi sürerken
    rüzgara kapılan saçlarımın hülyasını
    saklı kasabadaki sedef kumsalında
    altına durup karadut ağacının
    üzerime düşen düş lekelerini
    ve onların denizle birleşiminde bıraktığı rengi
    balıkçı ağlarında yamanan eksik yarınlarım gibi
    kırılgan prizma sandığım adımın
    bilemezdim daha yansıyacağını her tonunun
    haydi şimdi hayata bir es!
    ki çekebilmeli derin bir nefes…

    Çocukluğumun masalları gibi yaşayabiliyorsam sevdayı; yeri geldiğinde yedi başlı, ateş nefesli canavarlar üşüşüp başıma beni yok etmek istediğinde sandıkta saklı kokularla onları püskürtüp sana göz kırptığımda ellerimi bastırıyorsan göğsüne nefesim sensindir, biz bize yeteriz.

    ben,
    en çok azur mavisini sevdim ufuk çizgisinde
    denizi toplayıp eteklerime varmak için koştuğumda
    son perdahı geçtim boğaz naresiyle konkav ruhuma
    pota pota altın ışıdı, cevahirler yüklendim diplerden
    güneşe verdim doğumun ıslaklığını avuçlarımdan
    hatta bekleyip metalik yağmur bulutlarının ardında
    kemana ses olmayı bildim sevdaya olduğum kadar
    her rengimi kattım maviye deniz boyandı bana
    haydi şimdi yüreğim vur!
    ki olmayana ergidir aşk savur ha savur…

    Sana sevdayı her anlattığımda içi gülen sıcacık bakışlarla; yok oluş günlüklerinin sayfalarını yırtıp dalga boyutunda içime doluyorsan bu kaderli yaşama direncimin güneşi sensindir, denizimiz anlatır bizi bize.

    (gümüş kapaklı bir dolmakalemle yazılıyor bu şiire son dize
    büyüyorduk yüreklerimizin denizinde diye bitiyor, giz gize……)

    Şiirin tılsımlı kaleminden bana ulaşan duygulardan bir tutam mavi ile sevgiler ve saygılar…

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki 23.02.2009 - 20:32

    tşk.şairim güzel şiir okudum..

    Cevap Yaz
  • Serap Yıldırım
    Serap Yıldırım 23.02.2009 - 20:30

    Muhteşem...çok güzel...öykü gibi..filim gibi öyle bir güzellik var ki...yorum ne haddime...emeğinize ..yüreğinize...ilhamınıza sağlık....saygılar büyük üstad.....

    Cevap Yaz
  • İbrahim Şahin
    İbrahim Şahin 23.02.2009 - 19:55

    Bütün yıkımlara çiçek tohumu saçan kaleminizi kutlarım. Bir çiçek bin tohum.

    Cevap Yaz
  • Serkan Erarslan
    Serkan Erarslan 23.02.2009 - 19:46

    bir derin nefes çekip içimize, kapıyoruz gözlerimizi
    ne ateşinde yanıyoruz cehennemin ne de cennet suları serinletiyor içimizi
    biz bize yetiyoruz canımın içi, tutabildiğimizi düşlediğimizde bile ellerimizi
    açıklara attığımız kulaçlarla, kumsalımıza böyle yaklaşıyorduk.
    sonrası her güne yeniden güneş gibi doğmaktı, biz bunu böyle anlıyorduk
    sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu
    yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu...

    İçimize çektiğimiz bir nefesle başlıyordu yaşanan büyük sevdalar...Sevdanın yanıbaşında düşlerini avuç içinde hissedebilmek...Tüm mesele buydu...Her gün birilerine yeni öyküler yazılırken sen kendin yazıyordun kendi öykünü yüreğinle...

    haydi bir ucundan sen tut, diğeri benim parmaklarımda, gül bana,
    şimdi anlat yeni baştan, anlat bana...

    Sevdanın bir ucunu düşlerin diğer ucunu sevgilinin gözleri tutuyordu sımsıkı...

    Bu yaşadıklarını anlatmak değildir...Anlatmak istediğini yaşamaktır...

    Sevdanın en masum ve yaşanılır tonu yüreğimize fısıldanıyor enfes dizelerle beraber...

    Yüreğinize ve emeğinize sağlık...

    Tam puanımla kutluyorum ve listeme alıyorum bu güzel şiirinizi...

    Değerli USTAM'a saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Rahime Kaya
    Rahime Kaya 23.02.2009 - 18:13


    Sayın Çeştepe,
    Renkleri yerinde en canlı tonda bir tablo seyreder gibi,
    Kemanın sesine kapılıp gidiyor okur.
    Bu ne muhteşem bir anlatıştı, öykümsü…. Kutluyorum, saygılar

    'sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu
    yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu. '


    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren 23.02.2009 - 18:07

    Saatler geriye kurulmuş
    Çocukmuşuz
    Oturmuşuz eski bir kapı eşiğine
    İkimize sadece bir elma şekeri vermişler
    Bir tarafından sen yiyorsun,
    Diğer tarafından ben, öyle tatlı ki…
    Tam ortaya yaklaşırken uzatıp sana;
    Al, bitir diyorum, ben çok sevmem zaten
    Gülüyoruz en masum halimizle, hayal işte…

    bir derin nefes çekip içimize, kapıyoruz gözlerimizi
    ne ateşinde yanıyoruz cehennemin ne de cennet suları serinletiyor içimizi
    biz bize yetiyoruz canımın içi, tutabildiğimizi düşlediğimizde bile ellerimizi
    açıklara attığımız kulaçlarla, kumsalımıza böyle yaklaşıyorduk.
    sonrası her güne yeniden güneş gibi doğmaktı, biz bunu böyle anlıyorduk
    sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu
    yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu.

    /haydi bir ucundan sen tut, diğeri benim parmaklarımda, gül bana,
    şimdi anlat yeni baştan, anlat bana/



    İyi ki bir zamanlar çocuktuk ve hayallerimiz vardı erişebilsek te, erişemesek te... Ne güzel malzeme oldular bu gün dizelerimize...Keşeke çocuk kalsaydık diyemiyeceğim, her yaşın ayrı güzelliği varken. Ve o güzellikleri doya doya yaşamak varken.
    Dizelerinizde bir şey var adını koyamadığım üstadım...Ama adı her neyse ...güzel, çok güzel...Şirleriniz okumak dinlendirici, farklı ve özel...İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz sn Çeştepe...Beğenilerimle...Naime ÖZEREN

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz 23.02.2009 - 17:24


    bu şiir baştan sona başka gezegenlerin denizlerinde yazıldı.
    ben çok çocuktum, başım yörüngesinden kaçmış
    ve anaforlara kapılmış bir yıldız gibi dönüyordu
    senin mavi mürekkebe boyalı çocuk parmakların vardı
    ve bana denizlerin dalgası gibi alabildiğine sevdayı anlatıyordu.

    Cevat Çeştepe



    cevat bey üstadım ;

    sevdamızın başka gezegenlerin denizlerine taşacak kadar derin anlamlar taşıması beni çok mutlu etti sevdamız adına..çok harikaydı..

    beğenerek okudum bu güzel çalışmanızı..selam ve saygılarımla...ibrahim yılamaz.

    Cevap Yaz
  • Afet Kırat
    Afet Kırat 23.02.2009 - 16:41

    muhteşem bir eser okudum yazan kaleme ve yüreğe teşekkürler, tebrikler. yazdıklarınıza göre çok kısa oldu ama söyleyecek söz bulunmadığı zamanlar oluyor işte...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 95 tane yorum bulunmakta