(gümüş kapaklı bir dolmakalemle yazılıyor bu şiire ilk dize
oturmuştuk bir sandığın karşısında diye başlıyor, diz dize……) .
oturmuştuk bir sandığın karşısında, diz dize
sigara dumanı mavisinde bir ölüm bulutu çökerken, savaş alanı üzerine
biz seninle en güzel çocuk masalları içinde, yalan tutmayan yüreğimizle
kurşun askerlerin birbirine sıktığı kurşunları seyrediyorduk.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
meltem ... çok sevdim şiiri, çok....sevgiler uzungemici...
Yüreğinize & kaleminize sağlık üstad , çok güzel bir çalışma....
Sevgilerimle...
sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu yaşama dair öğrenilenler, ancak böyle olunca anlam taşıyordu...sayın çeştepe kaleminize her anlam,her betimleme çok yakışıyor...yine tadı doyumsuz bir çalışma okudum...saygılarımla.
oturmuştuk bir sandığın karşısında, diz dize
sigara dumanı mavisinde bir ölüm bulutu çökerken, savaş alanı üzerine
biz seninle en güzel çocuk masalları içinde, yalan tutmayan yüreğimizle
kurşun askerlerin birbirine sıktığı kurşunları seyrediyorduk.
bazen zafer çığlıkları atıyor, kimi zaman vurulup ölenlerden oluyorduk
kazanmak ve kaybetmek işte böyle bir oyun gibi, izlenerek öğreniliyordu
öykülerimize konular seçilerken, ayaklarımız ıslanıyordu.
/haydi büyük adam, üfle sigarandan bir nefeslik duman daha,
savaş alanının üstüne/
*
(gözlerimizin içine bakıyoruz, yabancı seslerden vakit bulunca
açalım mı kapağını sandığın diyoruz, neler bulacağız koklayınca……) .
bir tütsü taşar dışarıya, sandığın kapağı açılınca
pahalı şarap tadı sarhoşluk gibi, birbirine karışır öğrendiğimiz ne varsa
biz hayallerden bile yukarılarda, yeni cennetler yaratırken bulutlarda
yeryüzü sarsılıyordu şiddetli patlamalarla, korkmuyorduk.
tavrımızı, yüreklerini kırk kilit altında koruyanlardan yana koyuyorduk
felsefemiz gizli boyutlarımızdan, sevdamız ise felsefemizden oluşuyordu
işte deniz diye yürürken de, dalgalar boyumuzu aşıyordu.
/nasıl iki ucundan düğüm yemiş, çözümsüz yumak gibi oluyor yaşam,
kaçamayıp, yakalananlara/
Güzel bir öyküydü dostum beğeni ile okudum bir an kendimi buldum içinde yüreğine sağlık tam puanımı gönderiyor ve antolojime alıyorum saygılar...
Müzik ve kelimeler..ve kar manzarasını pencereden seyreder gibi.....Çocukluğumuzdaki gibi..Pencereden bakıp gökyüzünden gelen bir mucizeyi beklercesine bakmak ve yaşamak..Sihirli değneğin bir ucundan tutup diğerlerine dileklerimizi, umutlarımızı takmak....ve..sonra geceye doğru süzülüp yıldızların arasında en parlak yıldızı bulup onunla dans etmek......
Evet..müzük ve kelimelerin diliydi....bana bunları anlattı...Tebriklerimle sevgili şair..
Hocam sizin şiirlerinizi okurek sanki olayı yaşıyorum.O kadar içtenlikle okunuyrki şiirleriniz sizi yürekten kutluyorum tebrikler.
bu şiir baştan sona başka gezegenlerin denizlerinde yazıldı.
ben çok çocuktum, başım yörüngesinden kaçmış
ve anaforlara kapılmış bir yıldız gibi dönüyordu
senin mavi mürekkebe boyalı çocuk parmakların vardı
ve bana denizlerin dalgası gibi alabildiğine sevdayı anlatıyordu.
bu şiir anılardan yazıldı bir sandık başında eskimiş resimlerle anlatıldı...o resimlerde küçücük mavi boyalı çocuklar vardı..hayaller mi mavi umutlar mı bilinmez ama her anı düşlemek seninle güzeldi...
Cevat ustam sen yazınca ben okuyunca yazmak geliyor içimden içimde türlü türlü senfoniler oluşuyor ve yazdıkça akıyorum içine şiirin...tebrikler bu güzel çalışmanızı kutluyorum
yine en sona bıraktım..
anlayan anladı :)
Denizlerin dalgası gibi..
''sevda dediğin bir kapalı sandığın başına diz dize oturabilmekle başlıyordu ''
Bence herşeyi bu satır anlatmıyor mu.?
Kaleminize sağlık.Tam puan +Ant
Bu şiir ile ilgili 95 tane yorum bulunmakta