''İki ucu kirli değnek' diye bir laf var ya Türkçemiz de..
Bu konu işte o tarife oldukça uygun; ama bir ucu biraz daha pis gibi geliyor bana.
Milletini,milliyetini seven bir insana, bu hiçbir zaman gözü kapalı,faşist bir milliyetçilik yapma hakkı vermez vede vermemeli bence. Milletini, milliyetini severken aynı duyguya sahip olan diğer milliyetteki insanların da bu duygularına saygı duyulmalı.
Kürt konusu yıllarca bu ülkede bir tabu olarak görüldü. Yok sayıldı. Yok sayılarak yok olacağı zannına kapılındı. Tıpkı Alevilerin yok sayıldığı, 'yok sayılarak yok olacakları' zannedildiği gibi.
Deve kuşu başını kuma sokup görüntüyü kaybederek olayı bitirir ya.. Türkiye’deki zihniyet de Kürt olayını, Alevi olayını öyle bitirdi, bitirdiğini zannetti.
Yıllarca;
'Kürt-Türk kardeştir,kız almış,kız vermişiz,etle tırnak olmuşuz' laf salataları ile, onlara dillerini dahi çok görerek bu meselede ne kadar iki yüzlü olarak tatmin olunduğu ortadadır.
Evet Türk Kürt gerçekten kardeş, ama ne ana bir kardeş, ne baba bir kardeş. Hepsinin hakkı ayrı, hukuku ayrı olmalı. ülkenin hakim kanadının Türk olması bu Kürdü ezme,yok sayma hakkı vermemeli.
Bir gün sabah saatlerinde ustabaşı olduğu inşaat sahasına çalışan bir arkadaş anlatıyor. İnşaatımızda çalışanların hemen, hemen tamamı doğulu ve de özellikle Kürtler. ‘’inşaat sahasına gittim,etraf tenha,çalışan yok. Anladım ki, çay molasındalar. İşçi barakasına doğru yürüdüm,tamam sesler geliyor; oradalar. Yalnız doğu kökenli olduklarından çok da düzgün şiveyle konuşamıyorlar, pek anlayamadım.
Selam verdim, içeri girdim. Selamı aldılar, saygı icabı herhalde, ben konuşmadığım için konuşmaya başlamadılar. 'Ne konuşuyordunuz? ' diye sordum, cevap yok; hatta ortam biraz da soğudu..
On onbeş saniye daha sessizlik oluca, 'Yahu ne konuşuyordunuz? ' diye soruyu tekrarlayınca,
kalfa ' Ağabey biz seni böyle bilmiyorduk.' deyince ben şaşırdım..
'Nasıl bilmiyordunuz? ' diye sorunca
'Biz Kürtçe konuşuyorduk, sen de ne konuşuyorsunuz diye bize kızdın' deyince durumu anladım o zaman.
Ben' Yavrum ben size Kürtçe konuştuğunuz için kızmadım,zaten kızma diye bir olay yok, sadece ne konuşuyordunuz diyerek konuşmanızın devamını sağlamak,konunuzu kesmemek istedim' deyince ortam biraz rahatladı.
'Kürtçe sizin ana diliniz, tabii ki siz aranızda Kürtçe konuşacaksınız, bu en doğal hakkınız' dedim.
İşte yıllarca bu yavanlık yapıldı Türkiye’de. Kürtçe konuşan insana düşman gözle bakıldı,kızıldı ve horlandı. Halbuki onların yaptığı düşmanlık değil, sadece ana dillerinde konuşmaktı.
Türkler olarak kardeş dediğimiz insanlara, ana dillerinde konuşma hakkını dahi çok gördük, tanımadık.
Bölünürüz korkusu dağlarımızı bekledi hep ve biz ovadaki insanlara bile bu hakkı vermedik.
Aslında Türkler olarak karşı çıkılması gereken,çok yanlış bir uygulamaydı bu.
Almanya’da çalışan işçilerimize Alman polis gelip; 'Burası Almanya, burada almanca konuşun lan 'dese bize ne kadar zor gelirdi değil mi. Ama biz bir takım yanlış korkularla, bu yanlışı kardeşimiz dediğimiz insanlara yıllarca yaptık.
Elbette bu yanlış uygulamalar da, bir müddet sonra, karşı yanlış uygulamaları beraberinde getirdi.
Bu meseleyi oturduğu yanlış zeminden kurtarıp, akıl ve bilim çerçevesinde incelemek ve meseleyi doğru zeminde çözmek gerekir.
Kürtler Ne dağ Türküdür, nede başka bir ırktandır. Bu yurtta Anadolu topraklarında beraber yaşadığımız, iç içe olduğumuz kaynaştığımız,alışveriş yaptığımız, ortak türküler düzdüğümüz,sevgileri, alışkanlıkları, sevinçleri üzüntüleri,yaşamları bir çok ortak noktada kesişen kardeşimiz olmasına rağmen ayrı bir Millettir.
Karşılıklı sevgi ve saygıyla, birbirimizi kabul ederek ve birbirimizin haklarına saygı duyarak yaşadığımız sürece sorun yaşamayız.
Türkiye’nin ve Anadolu topraklarının çok zengin mozaiğinden çok kıymetli bir parçadır Kürt kardeşlerimiz. Birbirimizin kıymetini bildiğimiz ve ortak düşmana karşı (sömürü düzenine) birlikte hareket ettiğimiz sürece biz bize dostuz, hep dost kalırız. Başkalarının haklarını ve hukukunu çiğneyerek ve gasp ederek mutlu olacağımızı sanıyorsak büyük bir yanılgı içerisindeyiz demektir.
Kendi kendimizi kandırmayalım.Anadolu topraklarında barış ve kardeşliği tesis etmek,insanların mutluluk içinde yaşamasını istiyorsak barış için uzatılan hiçbir eli geri çevirmeyelim.
Savaş en büyük acıdır insanlık için.
ŞİDETE,SAVAŞA,ŞÖVENİZME HAYIR.
3 KASIM 2007.
Aliseydi TaşdemirKayıt Tarihi : 3.11.2007 20:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!