İki saatır mektup yazdım sana

İlyas Kaplan
1261

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

İki saatır mektup yazdım sana

şimdi çok daha önceye gidelim
çok daha öncelere
hiç yaşanmamış şehirlerde
ilk rüzgarın nefesimizden estiği
gözlerimizden yağan ilk yağmura
ve gecenin yıldızlarına
denizde açan yakamozlara

yangın yeridir ki aşk
hep koyu ve sıcak
ya gecenin havasından
nedendir bu kimsesiz üşümeler
niçin titrer yıldızlar
birbirlerine uzaktan bakarak dilara

uzayıp gidersin gecelerden gecelere
yağmurların eteğinden geçersin
acılara tutunup iklimlerce sürüklenirsin aylar boyu
sığındığım şehirlere
sığındığım düşüncelere sığmaz olursun

benim yüreğimde aşka çıkar
leylalar mecnuna döner gelir
bir tek sen gelmezsin
uğruna şiirler yakılır saatler boyu
ayaklar altına alınır sureti bozuk caddeler
aysız, yıldızsız vakitlerde
hicranın öz adısın dilara

*
beraber doğmuştuk ya hani şafak vakti
soluksuz tırmanmıştık dağa doğru
yıllanmış mahzenlerde serkeş serkeş dolaşmıştık
güneyin sarı sıcağından atlayarak
isabet almamış kaçak korkular bırakmıştık
sevda tarlalarına

şimdi uzak anılarda avunan ilk yaz göçebelerince
kanat çırpıyor turnalar
külleri denizlere savrulan aşklardan
mecrası kuruyan ırmaklardan
vagon vagon hasret taşınıyor
benden sana doğru dilara

dün akşam mutfağa gidip domates çorbası pişirdim
buğulandı ve ağladı camlar
gözyaşlarını kuruladım perdelerin ucuyla
çoktandır öksüz olan odalara baktım
sensizlikle baş başa kalmış duvarlara
kaç kere ah...ettim sonra yokluğuna
dilara

*
gel
yeleleri beyaz kısrakların üzerinde
zaman kıvama ermeden
yeni bir düş daha kuralım dilara
bu sefer uzayıp gitmesin emellerimiz gibi düşlerimiz de
sen bastığın yerde çiçekler büyüt
ben seni koklayayım günler boyu

ne söylendiyse güzellik üstüne hep sana adandı
ne biliniyorsa hep sana bestelendi
ufku olmayan sahralara savrulan kumlarca
ahu kokan ayrılıklar senin için yüklenildi
yüzümde kufi çizgilerce belirdi kader
yanık erguvanların pul pul dökülüşü
senin içindi dilara

masamın ortasında., yapayalnız bir mum
yürek sonsuz çizgiler arası
sanki buz tutmuş kutup damlası
ışığında titrer düşüncelerim
ama ne kalem tutar elim
ne söz söylemek için çözülür dilim

kendime dost edinmişim kara geceleri
yalnız onlara dökülür içimin karanlık kışları
yüreğimin karlarına gömsem kendimi
bir kardelen olup yeniden doğarım belki
ve birkaç ateşböceği
sen ve ben dilara

*
gittiğinden beri hayli zaman oldu
oysa cinaslı adımlarla koşmuştum sana
nice tevriyeli çılgınlıklar yaşanmıştı aramızda
boş kalıplarda harcanmıştı sözler
cümleler anlamlarını yitirmişti gözlerinde

senden sonra
mavera renkli rüzgarlar esti akşamlara
son yalnızlığa uğurlandı udi nağmeleri
süveydadan akseden izdüşümlerince
hüzünler çekildi sineye
geçtiğin yolların izleri çiğnendi bir bir
mecrasında ilhamını yitirdi şair kaç kez
kabri başında ağlaştı kaç gün kaç gece

senden sonra
göklerde kayboldu yıldızlar
üşüyen güftelerin ceste ceste titreyen sözleri
sınır dışı edildi mektup mektup
gül dallarının teşrininde
saklambaç oynayan bülbüllerin diline
nicedir lal düştü
yüreklerde derin feryatlar yitirdi yollarını
lal kadehlerde renkler küflendi dilara

*
yollardayım…biliyorum bekliyorsun
ray üstünde trenler ve asfaltta otobüsler
sanki benden sana ses getirecekler
dumanı tüten bir çorban yoksa
bir sigara molası kadar eğer vaktin varsa
belki benden önce gelir istemez misin dilara

iki satır mektup daha yazayım sana
ağlama, işte bitiyor ayrılık
acısı kalmaz sabaha
ya da adına gurbet dedik
lakin erken teslim ettik ellere kader çizgilerimizi
böyle olsun istemedik

geliyorum sana ıssızlığın içinden
bir şimşek çakıp karanlık yırtılmazsa birden
ve patlamazsa gecenin çığlıkları
sönmezse gecenin ışıkları
bu ay sonunda geliyorum sana dilara

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 30.8.2024 02:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!