Eğer bir mevsim daha olsaydı;
Beşinci mevsim yani
Tanrı karar verseydi beşinci mevsime
Sevda olurdu ismi!
Bütün mevsimler kıskanırdı
Bahar bile.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir isim ,bir rumuz getirdi bu şiire beni.
Tanıdıktı bir yerlerden.
Baktım, antolojimde yoktu, ama hâlâ tanıdıktı.
Uzunca aradan sonra, bir şiirin altına bir şeyler yazacak oldum; toplandı harfler hecelere büründü.
Bir de baktım ki, dört sene evvel yazmışım aynı şeyleri.
Anladım ki, aradan geçen sürede ölmemişim onca depreme rağmen.
Demek ki yeşermem için hâlen ümit var.
Teşekkür ederim; Arkadaşım.
Keşke diyesim geldi nedense... Günüme renk veren şiirinizi tebrik ediyorum. Yüreğinizin maviliğince kalın :)
Demek ki her ruhun beşinci mevsimi ayrı oluyormuş, şaire ruh mevsimine uygun renkleride yerleştirmiş tualine harika bir resimli şiir çıkmış ortaya, çok güzeldi kutlarım sevgiler...
işte sevda türküsü böylesi olur...edalı işveli mahsun....yanık yanık...sevince yüreği turkuaz ırmaklar yıkar...aşkın binbir renginde açar çiçekler..şairemizin kalemi işte böylesi dile gelir zambakların silüetinde...küçük nedimelerin mahsumuyetinde...kutluyorum sevgili dost muhteşem şaherserini....+++10..ant..
Sevdin mi böyle seveceksin...der gibiydi şiir. İki kere sevda...ne güzel...
Beşinci mevsim dediniz de aynı adı taşıyan hoş bir şiiri eklemek istedim yoruma eşlik etmek üzere...
BEĞENİYLE OKUDUM YÜREĞİNİZE SAĞLIK NİMET HANIM' CIĞIM. NİCELERİNE DOST...
Beşinci Mevsim
hani
gidiyorsun ya,
her şey donuyor aniden
üşüyor yüreğim
ellerim buz
ama,
______sana KIŞ'sın diyemem
hani,
bir ses, bir nefes bekliyorum
ne ses, ne nefes gelmiyor ya senden
dökülüyor yüreğimin yaprakları
ama,
______sana SONBAHAR'sın da diyemem
hani,
geliyorsun ya habersiz, aniden
açıyor ruhumun çiçekleri
gökkuşağı geçiyor üzerimden
ama,
______sana İLKBAHAR'sın da diyemem
hani,
aşkın alevi sarıyor ya
yanıyor yüreğim
titriyor bedenim, nöbetlerdeyken
ama,
_____sana YAZ'sın da diyemem
sen benim
bilmediğim
görmediğim
tatmadığım
hiç yaşamadığım
_____beşinci MEVSİM'sin
Ve...
Çaren yok..
Bir gün mutlaka geleceksin
www.yarimada.net
Saniye Erol
okudum ve düşündüm sevda mevsimi olmalı mı olmamalı mı diye.güneşin hiç batmaması berbat olurdu.ne den mi karanlık olmasa aydınlığın hiçbir değeri kalmazda ondan. örneğin meyve ağaçlarının dalları hep meyve yüklü olması. çiçekleri ne zaman açacak? doğaya eşsiz güzellik veren o çiçeklerden yoksun mu kalalım?!
evet şiir şairemizin hayallerini yansıtıyor. onun iç güzelliklerinin anlayış yansıması. kendisini kutlarım.
saygılarımla:
rr. akdora
Ve ben bir kez daha şiirdeyim...
Değerli şaireyi tekrar kutluyorum...
Ben bu mevsimin pastoral renklerini çok sevdim. Tüm mevsimlerin 'sevda' mevsimi olması dileğimle. Yüreğine sağlık.
Sevda mevsiminin sabahı ışıltılı olurdu,
Türkuaz ırmaklar akardı kapısında,
Ebruli zambaklar açardı,
Başı dik laleler nehrin kırağında,
Nedime olurdu su perileri sabahın telli duvağına,
İkindi ılıman olurdu,
Serin rüzgarların yalandığı ıslak caddeler tıpkı eski baharlardan kalma,
Akşamı olmazdı belki ele ayağa dolanan, hüzün tüten her an,
Geceye akardı ikindi, anason kokuyorsa mekan.
-------Nimet hanım bu güzel anlamlı ve duygu yüklü şiirinizi ve sizi içtenlikle kutlar saygılar sunarım .
dizeleri iki kere kutlarım
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta