buz kristallerinden
tuz yoğunluğuna karışıyor gün
ellerim de bir kaç bayatlamış hüzün
bükülmüş bir kıyıdan sesleniyorum
deniz kuşlarına,
henüz doğmamış eylüller sararıyor
jelatinlere sarılmış sızılar sıralanıyor
göğe yükselmeyen
inançlar birikiyor bi yer de
kurşuni bir kalem açılıyor.
...
hava da kim'siz bir rüzgâr
ve kimsesiz bi semâ
mecali yok ağ'yar bu süprüntüler
ve iğne yapraklı amel defteri..
anı yortusu,
ah tortusu imbikler,
ve susadıkça sustuğum
yudum ile yunduğum sebiller..
kim'in
inler de sıkışan bu cereyan?
kim'in
bu sinemi delen telkâri tufan?
...
sınır boyları baştan sona dikenli diyorlar,
bir pencere aç sineme
içten çürüme maviye baksın.
tarazlanmış zamanın
kefaretini ödesin örtülü hakikat!
susmasın!
doğurgan eşiklerin,
sanrısını anlatsın kehanetler.
..
söyle!
alsın omzumda durup seslenen
şu tufanı nuh,
söyle! durmasın,
babilin asmalarına salsın.......⚘
.....özlem/
ağustos/on sekiz
Kayıt Tarihi : 18.8.2025 04:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!