"İki Fazlı Sızıntı..." Şiiri - Yorumlar

Mustafa Bay
27

ŞİİR


242

TAKİPÇİ

Nikotin öpüşü sokuldu yavaşça
Kan damarını unuttu!

Günah günahı tuttu yakasından
“Bırak aksın…”

Gece kendini çekip çıkardı odadan

Tamamını Oku
  • Gülçin Aytan Açıkalın
    Gülçin Aytan Açıkalın 19.08.2025 - 02:45

    Kutlarım çok çok güzel bir şiir esenlikler dilerim

    Cevap Yaz
  • Bekir Şahin
    Bekir Şahin 06.08.2025 - 20:45

    Geceden sabaha akan bir şey var, baş harfi aşk...

    Tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Gül Başpınar
    Gül Başpınar 25.01.2017 - 14:03

    Aşk işte!
    Kolay olmuyor.
    Kolay vazgeçilmiyor...
    Acıtıyor...
    Yakıyor...
    Kanatıyor...
    Sızlatıyor...

    Zamansız tutan bir fırtınadan kalan,
    Bir ince sızı/ntı...
    Kokusu mu?
    Tarifsiz...
    Henüz keşfedilmemiş çiçeklerden,
    Usulca yayılıyor etrafa...

    Biz farkına varamadan sarıyor hücrelerimizi,
    Yerleşiyor en ince damarlarımıza kadar...
    Çözümü zor bir bilmece gibi ama,
    Sadece tek hece!

    Rengine hem hüznü gizlemiş,
    Hem de tutkuyu...
    Hem acı var içinde,
    Hem de coşku...
    Kim bilir...
    Belki de bu yüzdendir renginin,
    Gül kurusu oluşu...

    Yani,
    Ne onunla oluyor!
    Ne de onsuz!
    Tıpkı, senin gibi...! ! !

    Seni beklemek mi aşk?
    Aşkı bekleten misin Sen?
    Yoksa aşkı beklemek mi Sen?

    Sence hangisi mutluluk?
    Bir ömür...
    Aynı yastığa baş koymaya söz verdiğimiz yastığımda,
    Geceler boyu,
    Ölüme mi susadım, sana mı?
    İnan bilmiyorum...

    Kanamalı bu gece de yaram!
    Peş peşe yanmalı sigaram!
    Gözlerimdekiler yansımalı dumanına...

    Bak!
    Kendini Senin yerine koyan hüzün,
    Bitmek tükenmek bilmeyen gecelerle birlik olmuş,
    Saplıyor yokluğunu yüreğime...

    Gün be gün, gömüyor beni yalnızlığa!
    Görmüyor musun?
    Küle soyundu içimdeki yangının...
    Ve... Sen yoksun!

    İçimdekiler kördüğüm olmuşken,
    Bir de özlemin dolanmıyor mu boğazıma?
    Dahası ne olsun ki?
    Zamansız zamanlar içinde kayboluyorum!

    Canım öyle yanıyor ki sorma...
    Yaprak fırtınalarında kayboldu Eylül de...

    Geldiğinde sona erecek,
    Tüm acılarım...
    Tüm sancılarım...
    Yüreğini basıp yüreğime,
    Biliyorum dindireceksin tüm kanayan yanlarımı...

    Sen hayatıma girmeden önce,
    Kapalıydı gözlerim...
    Hiç beklemediğim bir anda,
    Hiç ummadığım bir zamanda dokundun yüreğime...
    Tüm adımlarımı nasıl döndürmüştün kendine böyle?

    Senmişsin beklediğim!
    Senmişsin istediğim!
    Evet, Sendin yokluğunda özlediğim!

    Ne yerimi belirleye bildim,
    Ne de çıkıp gidebildim bu hayattan!
    Ne sana gelebildim,
    Ne de senden gidebildim!

    Ve hep;
    Tek aşk olarak kalacaksın Sen!

    Kalemim mi yazıyor sanıyorsun bu satırları...

    Ben ki;
    Seni sensiz yaşamaya mahkum edildim!
    Neden, nefesini yüzümde,
    Dudaklarını dudaklarımda,
    Gözlerini gözlerimde,
    Ellerini saçlarımda,
    Kokunu tenimde hissedemiyorum...

    Sadece sana yazarak kurtulabiliyorum bu acımdan!
    Sadece sana yazarak!
    Ve...
    Avazım çıktığı kadar bağırmak isterdim,
    Niye bana reva görüldü bu ceza diye!

    Her şey nasıl da bir anda mahvoldu?
    Yıkık dökük bir enkaz gibi yüreğim!
    Artık kalbimin ağrısını bile hissetmiyorum!

    Sadece yazarak susabiliyorum,
    Yoksa kıyamet kopacak!
    Artık,
    Sadece susabilmek için yazıyorum!
    İnan bana Sevgili...
    İnsan kalan tek yerim öyle acıyor ki!

    Korkularımı hiç sorma!
    Düş kırıklıklarımı sarma!
    N'olursun!
    Artık incitme yüreğimi!
    Üşütme ellerimi!

    Bana olduğun yerden bir gök kuşağı gönder!
    İçinde bilmediğim yüzlerce renk olsun!
    Fırtılar kopart!
    Yağmurları yağdır istersen,
    Ki; sussun isyanım!

    Üşüyor yüreğim!
    Tüm hasretinle kucakla,
    Sıkı sıkı sarıl bana!

    Artık susma!
    N'olursun Sen de konuş!
    Ve...
    Nemli gözlerle bakma bana öyle...
    Ağlamanı istemiyorum!
    Bana bir gök kuşağı gönder yeter!

    Cevap Yaz
  • Osman Aktaş
    Osman Aktaş 27.12.2016 - 12:06

    Sigara
    Neden yakılır ki, niye o zehirli dumanı ciğerlere çekilir ki…
    Sızıntının birinci evresi ciğerlere mi? Ciğer neden yanar ki?
    Nedir ciğerin yanması…

    Sızıntının ikinci evresi kalbe olunca,
    kalbe aşk sızınca…
    Düşünmeden edemiyorum: Aşk hüznün koynunda yaşamasaydı, aşk olur muydu? Şiir bunu mu anlatıyor? Biz düşünürken şairimiz yeni şiirlerini yazıyordur.

    Mustafa Hocam, şiirin şifrelerini çözmek haddimize değil. Selamlar, saygılar…

    Cevap Yaz
  • Gönül Bağ
    Gönül Bağ 09.11.2016 - 19:21

    Bir rüya yada yaşanmış anlık bir durum aşka vesile olmuş ya da yeniden anımsatmış..Sözlere anlamlı ve hüzünlü dökülmüş..Yaşanarak yazılmış gibi..Kutlarım..saygılar..++ant

    Cevap Yaz
  • Hümeyra Gün
    Hümeyra Gün 03.10.2016 - 16:58

    Bazen geçmiş en olmadık zamanlarda yapışır yakasına insanın, bazen bir rüyaya , bazen bir duaya karışır. Bazen de yüreğe düşer incecik bir sızı olur da, sızım sızım sızlar.

    Hüzün vardı dizelerde, güzeldi okumak her zaman olduğu gibi. Kutladım dizelerinizi öğretmenim. Kaleminiz hep yazsın diyerek. Saygımla, selamımla.

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 23.09.2016 - 16:42

    Aşk, gülümseyerek bir gölgenin sessiz adımları gibi, sessizce ama duyumsatarak gelmiş, gülümseyerek aynı sessizlikle gitmiş...
    Kaleminiz dert görmesin. Saygılar...

    Cevap Yaz
  • Esma Doğan
    Esma Doğan 15.09.2016 - 19:15

    kaleminiz daim olsun harika bir şiir.

    Cevap Yaz
  • Yaşar Aydın
    Yaşar Aydın 15.09.2016 - 11:04

    Bir görümlük kaşla göz arası...
    Gizemliydi. Bir o kadar da güzel şiirdi.
    Yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas 11.09.2016 - 09:02

    Yıllar öncesinin popüler bir şarkısı geldi aklıma: 'Kan ve Gül'. yaşam devam edip gidiyor bir şekilde güzelliklerle çirkinlik, ölümle doğum, sevinçle acı, geceyle gündüz, sabahla akşam. Zıtlıklar taban tabana çakışınca ortaya çıkan güzellik ve kötülükler anı olarak yerini alıyor beyinlerde tıpkı nötrleşen devre misali. Yüreğine sağlık.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta