Nikotin öpüşü sokuldu yavaşça
Kan damarını unuttu!
Günah günahı tuttu yakasından
“Bırak aksın…”
Gece kendini çekip çıkardı odadan
Yorgan terini emdi
Yasemin kokusu arandı el
Duaya karıştı rüya.
Sabahın ayak sesleri
Tüyü kıskandıran sessizlikle geldi
Nefesinden korka korka esti yel
Siyaha çalan saçlar indi alına
Yüz yüze yanaşma henüz ışıksızdı
Bir görümlük kaşla göz arası
Aşk sızdı…
13.08.2016
Mustafa BayKayıt Tarihi : 13.8.2016 00:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kolay olmuyor.
Kolay vazgeçilmiyor...
Acıtıyor...
Yakıyor...
Kanatıyor...
Sızlatıyor...
Zamansız tutan bir fırtınadan kalan,
Bir ince sızı/ntı...
Kokusu mu?
Tarifsiz...
Henüz keşfedilmemiş çiçeklerden,
Usulca yayılıyor etrafa...
Biz farkına varamadan sarıyor hücrelerimizi,
Yerleşiyor en ince damarlarımıza kadar...
Çözümü zor bir bilmece gibi ama,
Sadece tek hece!
Rengine hem hüznü gizlemiş,
Hem de tutkuyu...
Hem acı var içinde,
Hem de coşku...
Kim bilir...
Belki de bu yüzdendir renginin,
Gül kurusu oluşu...
Yani,
Ne onunla oluyor!
Ne de onsuz!
Tıpkı, senin gibi...! ! !
Seni beklemek mi aşk?
Aşkı bekleten misin Sen?
Yoksa aşkı beklemek mi Sen?
Sence hangisi mutluluk?
Bir ömür...
Aynı yastığa baş koymaya söz verdiğimiz yastığımda,
Geceler boyu,
Ölüme mi susadım, sana mı?
İnan bilmiyorum...
Kanamalı bu gece de yaram!
Peş peşe yanmalı sigaram!
Gözlerimdekiler yansımalı dumanına...
Bak!
Kendini Senin yerine koyan hüzün,
Bitmek tükenmek bilmeyen gecelerle birlik olmuş,
Saplıyor yokluğunu yüreğime...
Gün be gün, gömüyor beni yalnızlığa!
Görmüyor musun?
Küle soyundu içimdeki yangının...
Ve... Sen yoksun!
İçimdekiler kördüğüm olmuşken,
Bir de özlemin dolanmıyor mu boğazıma?
Dahası ne olsun ki?
Zamansız zamanlar içinde kayboluyorum!
Canım öyle yanıyor ki sorma...
Yaprak fırtınalarında kayboldu Eylül de...
Geldiğinde sona erecek,
Tüm acılarım...
Tüm sancılarım...
Yüreğini basıp yüreğime,
Biliyorum dindireceksin tüm kanayan yanlarımı...
Sen hayatıma girmeden önce,
Kapalıydı gözlerim...
Hiç beklemediğim bir anda,
Hiç ummadığım bir zamanda dokundun yüreğime...
Tüm adımlarımı nasıl döndürmüştün kendine böyle?
Senmişsin beklediğim!
Senmişsin istediğim!
Evet, Sendin yokluğunda özlediğim!
Ne yerimi belirleye bildim,
Ne de çıkıp gidebildim bu hayattan!
Ne sana gelebildim,
Ne de senden gidebildim!
Ve hep;
Tek aşk olarak kalacaksın Sen!
Kalemim mi yazıyor sanıyorsun bu satırları...
Ben ki;
Seni sensiz yaşamaya mahkum edildim!
Neden, nefesini yüzümde,
Dudaklarını dudaklarımda,
Gözlerini gözlerimde,
Ellerini saçlarımda,
Kokunu tenimde hissedemiyorum...
Sadece sana yazarak kurtulabiliyorum bu acımdan!
Sadece sana yazarak!
Ve...
Avazım çıktığı kadar bağırmak isterdim,
Niye bana reva görüldü bu ceza diye!
Her şey nasıl da bir anda mahvoldu?
Yıkık dökük bir enkaz gibi yüreğim!
Artık kalbimin ağrısını bile hissetmiyorum!
Sadece yazarak susabiliyorum,
Yoksa kıyamet kopacak!
Artık,
Sadece susabilmek için yazıyorum!
İnan bana Sevgili...
İnsan kalan tek yerim öyle acıyor ki!
Korkularımı hiç sorma!
Düş kırıklıklarımı sarma!
N'olursun!
Artık incitme yüreğimi!
Üşütme ellerimi!
Bana olduğun yerden bir gök kuşağı gönder!
İçinde bilmediğim yüzlerce renk olsun!
Fırtılar kopart!
Yağmurları yağdır istersen,
Ki; sussun isyanım!
Üşüyor yüreğim!
Tüm hasretinle kucakla,
Sıkı sıkı sarıl bana!
Artık susma!
N'olursun Sen de konuş!
Ve...
Nemli gözlerle bakma bana öyle...
Ağlamanı istemiyorum!
Bana bir gök kuşağı gönder yeter!
Neden yakılır ki, niye o zehirli dumanı ciğerlere çekilir ki…
Sızıntının birinci evresi ciğerlere mi? Ciğer neden yanar ki?
Nedir ciğerin yanması…
Sızıntının ikinci evresi kalbe olunca,
kalbe aşk sızınca…
Düşünmeden edemiyorum: Aşk hüznün koynunda yaşamasaydı, aşk olur muydu? Şiir bunu mu anlatıyor? Biz düşünürken şairimiz yeni şiirlerini yazıyordur.
Mustafa Hocam, şiirin şifrelerini çözmek haddimize değil. Selamlar, saygılar…
Hüzün vardı dizelerde, güzeldi okumak her zaman olduğu gibi. Kutladım dizelerinizi öğretmenim. Kaleminiz hep yazsın diyerek. Saygımla, selamımla.
Kaleminiz dert görmesin. Saygılar...
TÜM YORUMLAR (83)