Mevlana ve Bektaşi yolda karşılaşırlar,
Biri aşkın narında, diğeri sabrın rüzgarında.
Mevlana, gönlünde aşkı taşır,
Bektaşi ise derinliğiyle ona bakar.
Bir adımda yanar Mevlana,
Gözleri ateşe, ruhu semaya yakın.
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
sevgili Nilüfer yorumunu okurken aklıma Mevlânâ’nın şu sözü geldi: ,, Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır."
Aşk'ın sadece kelimelerle değil, ruhların birbirini tanıdığı ve bu bağlamda anlam bulduğu bir yolculuk olduğu düşüncesindeyim.
Foucault'nun hakikati arama fikri, bu derin ruh yolculuğunda anlam kazanıyor. gerçek aşk, iki ruhun aynı hakikatte buluşması, Yaradan'ın bizlere sunduğu en büyük lütuflardan biri de bu hakiki, bilinçli aşka ulaşma yolu.
paylaştığın güzel düşünceler için teşekkür ederim... kalben Sevgiyle...
sabrın ve aşkın ateşle sınavı, insanı hem yakar hem de yeniden doğurur. beklemek, aşkı daha derin bir anlamda kavramaktır belki de, tıpkı sabırla olgunlaşan bir koruk gibi... Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederim Mustafa Bey...
Foucault’un şu sözünü önemsiyorum:
“Kişi karşısındakinde kendi yarısını değil,ruhunun yakın olduğu hakikati arar.”
Ayrı ayrı iki ruhun,duygusal ve ruhsal olgunluk yetisini kazanmış olması gerektiğini düşünüyorum. Ruh denkliği önemli,yürünen o yolda(…)
Bir lütuftur,Yaradanın bilinçli ruhlara bahşettiği
hakiki aşk..!
Sevgiyle,Huri
Kutlarım…
sevgili Nilüfer yorumunu okurken aklıma Mevlânâ’nın şu sözü geldi: ,, Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır."
Aşk'ın sadece kelimelerle değil, ruhların birbirini tanıdığı ve bu bağlamda anlam bulduğu bir yolculuk olduğu düşüncesindeyim.
Foucault'nun hakikati arama fikri, bu derin ruh yolculuğunda anlam kazanıyor. gerçek aşk, iki ruhun aynı hakikatte buluşması, Yaradan'ın bizlere sunduğu en büyük lütuflardan biri de bu hakiki, bilinçli aşka ulaşma yolu.
paylaştığın güzel düşünceler için teşekkür ederim... kalben Sevgiyle...
İlk ninemden duymuştum, pek çoğu gibi;
"Sabırla ekşi koruk pekmez, dut yaprağı atlas olur..."
Ateş mi?
O biraz acelenin, yakıp geçmenin sembolü,,,
O yüzden sabır ve ateş...sanki "iki zıt kutup..."
Biri yakmak için harlanırken
Diğeri hem dayanacak o sıcağa,
Hemde aşkının olgunlaşmasını bekleyecek,
Ayrılmayacak o ateşten ama pervane de olmayacak...
Anlamlıydı,
Sabrın ve aşkın "ateşle sınavıydı",
Tebrikler Huri Hanım.
sabrın ve aşkın ateşle sınavı, insanı hem yakar hem de yeniden doğurur. beklemek, aşkı daha derin bir anlamda kavramaktır belki de, tıpkı sabırla olgunlaşan bir koruk gibi... Değerli yorumunuz ve katkınız için çok teşekkür ederim Mustafa Bey...
aralarındaki rüzgar hafifçe esiyor, sanki sözsüz bir sohbetin içinde kaybolurcasına.....kaybolurcasına. birbirine saygıyla eğilen, aynı hakikate yönelmiş iki bilge....bu iki büyük ruh, birbirlerinin öğretisine bakarak yücelirler, çünkü her şeyin özünde aynı hakikat vardır.....bu yolda yürürken, her adımda onların nefesini hissederiz; biri ateşiyle kalbimizi yakarken, diğeri sabrıyla ruhumuzu serinletir.
Ve...
sonunda anlarız ki, gerçek aşk, hem yanmayı hem de durulmayı bilmekten geçer.
EY AŞK....
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta