İki Bilge, Bir Yol Şiiri - Huri Çalışkan

Huri Çalışkan
107

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

İki Bilge, Bir Yol

Mevlana ve Bektaşi yolda karşılaşırlar,
Biri aşkın narında, diğeri sabrın rüzgarında.
Mevlana, gönlünde aşkı taşır,
Bektaşi ise derinliğiyle ona bakar.

Bir adımda yanar Mevlana,
Gözleri ateşe, ruhu semaya yakın.
Bektaşi’nin ellerinde sabır,
Sanki o ateşi huzurla sarar.

"Ey dost," der Mevlana,
"Aşkın ateşi yakar beni,
Bu yolda yanmadan geçilmez,
Sen de bu narı bilmez misin?"

Bektaşi bir tebessüm salar,
"Ey aşkın çırası," der, "ben bilirim,
Fakat sabırla kor olur,
Aşkın acısı bile bir nurdur."

İki bilge, iki dost, aynı hakikate bakar,
Biri aşkı taşır ateşinde,
Diğeri sabrı taşır o aşka,
Birinin narı diğerine dokunur,
Ve yol olur, ışık olur birbirlerine.

Huri Çalışkan
Kayıt Tarihi : 23.10.2024 15:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


,, Mesnevi midir huzura giden yol, yoksa huzur mu Mesnevi'ye yürümek isteyen? " Ey evreni var eden Allah'ım.! O'nu çok sev, Zira DAYANAM... Her adımda birbirine dokunan iki nehir gibi, Aynı sonsuz denize akacaklar.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Dengi Naz
    Dengi Naz

    Sevgili Huri,

    Şu Modern zamanlar içinde sönmeye yüz tutan ve Zikrettiğin isimlerle ile dünyaca meşruiyet kazanan "ilahi aşkın beşeri planda zuhuru" nu ,ruhunca nahif kaleme almış gözümüzü, kalbimizi şeneltmişsin...Kalemine, fikrine,zikrine, yüreğine sağlık

    Sayalım ki, bu ilahi aşk meselesi bir çiçek bahçesi olsun.
    Mis kokulu çiçekler her türlü haşeratı kendine çeker değil mi, her mahlukat için ayrı gıda vardır onda...
    Şimdi, Bal arısı ile Peygamber devesi aynı çiçeğe konup bir yaprağından diğeri özünden gıdalanıyorsa bu da "fırtatının" farkındandır..! Nasibi de bu belirler bir yerde.

    -İlahi aşkın balını da tadabilen " t/öz'ünü bilendir " Anlatabiliyor muyum?-

    Yorumların tamamını okuduğumda ise sözlerine ilave olarak aklıma bir ayet geldi,
    Hani Hz.Musa'nın Firavuna bile(!!!) "kavl-i leyyin" ile yani yumuşak söz ile konuşmasını emrettiği*...........(*Taha44)

    Nasıl da ıskalıyoruz nasip olmayanı...

    İşte diyordum ya, çiçek olsun,ilahi aşk olsun, ilim olsun aynı mevhum/ farklı yerden nasiplenir her yaratılmış...
    Her çağda her düzlemde, hatta her insanda vakidir.

    Selam ve sevgiyle

    Cevap Yaz
    Huri Çalışkan

    Sevgili Dengi,

    Zamanın katılaşan köşelerine karşı, hatırlattığın “ilahi aşkın beşeri planda zuhuru” ifadesi, şiirimde hissettiklerimi böylesine güzel özetlemiş. Kalemimle gözlerde, gönüllerde bir yer edinebilmiş olmak tarifsiz bir mutluluk, yorumun için içtenlikle teşekkür ederim. Kalbinin bu derin ve nahif yansımasıyla, sen de gözümüzü, kalbimizi şenlendirdin.

    Aşkı bir çiçek bahçesi olarak düşünmen ve her canlının ondan nasibi kadar faydalanabileceğini ifade etmen de çok değerli. Gerçekten de aşk, kimisine yaprağından, kimisine özünden hitap eden, içten gelen bir nasiple yaşanan bir duygu. “Balını tadabilen” olabilmek ne büyük bahtiyarlık!

    Ayrıca Hz. Musa’nın Firavun’a bile “kavl-i leyyin” ile hitap etmesini emreden ayetle anımsattığın incelik çok anlamlı. Ne güzel ki, ilahi aşkın özü de, tıpkı nazik ve yumuşak bir dil gibi, insanın içindeki sevgi ile yükseliyor.

    Şiirime kattığın bu içten yorum için gönülden teşekkür ederim. Her çağda, her düzlemde, aşkı ruhuyla anlayan herkesle böyle manalarla buluşmak en büyük mutluluk.

    Kalben Sevgiyle.

  • Mehmet Tevfik Eltas
    Mehmet Tevfik Eltas

    Yunus Emre, Hz Mevlana ve Hacı Bektaşi Veli aynı devirde yaşamış bir devrin insanları...
    Aşk da ve bilgide insanları irşad eden üstün insanlar...
    Rabbim rahmetini üzerlerinden eksik etmesin.

    Bu güzel şiirinizi kutlarım.
    Selam ve saygı ile.

    Cevap Yaz
    Huri Çalışkan

    Mehmet Tevfik Bey,

    Dualarınıza gönülden amin diyor, güzel sözleriniz ve nezaketiniz için şükranlarımı sunuyorum.

    Selam ve Saygılarımla.

  • Huri Çalışkan
    Huri Çalışkan

    Cihat Bey;
    Öncelikle, "Meçhul Vatandaş" rumuzunu kullanan kişinin Vezir Bey olduğunu biliyor ve bu konuda gerekli açıklamaları kendisine daha önce iletmiş bulunuyorum. Bu durum, sizin ilgi alanınıza girmediği gibi, tartışılması gereken bir mesele de değildir.

    Bana göre, insanlar dini düşünceleri ya da kimlikleri nedeniyle değil, insaniyetleri ve topluma katkıları doğrultusunda değerlendirilmeli.
    Annemden öğrendiğim bir öğreti vardır:

    "Evimizin içini temiz tutmak kadar kapımızı da temiz tutmak gerek." Bu yüzden, evimize giren herkesin niyetiyle değerlendirilir, dışarıdan gelen kirin kalbimize sirayet etmemesine özen gösteririz.

    İslam’ın öğretisinde, hoşgörü ve nazik bir üslupla yaklaşmak esas alınır. İnsanları eleştirmek veya ifşa etmek, inancımızın temeli olan tevazu ve sevgi değerleriyle bağdaşmaz. Bu ilkeleri gözeterek, üslubunuzda daha yapıcı ve insanî bir yaklaşım göstermenizi dilerim.

    Unutmayın, "Her insanın manzarası, penceresinden nasıl gördüğüdür."

    Umarım bu tür konulara yaklaşımınızda, İslam'ın sevgi ve hoşgörü değerlerini öncelik haline getirirsiniz. Yolunuzun, kalbinizin ve dilinizin daima berrak kalmasını temenni ediyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (15)