Ayakkabıcı bir türkü tutturmuştu eski günlerden kalan.
Vitrinini süslüyordu yeni gelen mallarla.
Çocuk, ekmek almaya çıkmıştı evden.
Gözleri takıldı vitrindeki mavi spor ayakkabılara.
Uzun uzun bakakaldı, derin hülyalara daldı.
Bir elinde koltuk değneği vardı.
Pantolonunun içi boş paçası serseri rüzgarda sallandı.
Çocuk son bir kez baktı, iç çekip uzaklaştı.
İhtiyar ayakkabıcı fark etti çocuğu, çağırdı hemen:
Gel bakalım küçüğüm, var mı seni ilgilendiren?
Çocuk döndü: İşte şunlar, ama alamam zaten.
Ayakkabıcı sordu: Neden?
Çocuk: O kadar parayı nereden bulurum ben?
Üstelik ayağımın teki doğuştan yokken.
Boş ver, dedi ayakkabıcı,
Bu dünyada kim sağlam ki zaten?
Kiminin eli yok kiminin bacağı,
Kiminin de ya aklı noksan ya da vicdanı.
Keşke vicdanımız noksan olacağına, ayaklarımız olmasaydı.
Çocuğun aklı karıştı, tatlı tatlı gülümsedi.
Olmayan bacağı yüzünden çektiği acılar sanki biraz hafifledi.
Vitrindeki ayakkabıları giyip, top oynamayı hayal bile etti.
Adam vitrini gösterdi: Haydi vereyim onu, dedi, çok yakışacak.
Çocuk başını salladı: Otuz lira nasıl bulunacak?
Senin için indirimi erken başlattım, dedi Ayakkabıcı,
Ayakkabı oldu bugün yirmi lira.
Sen zaten tekini alacaksın, sana düşer on lira.
Çocuk düşündü: Ama öteki teki işe yaramaz, onu kim alacak?
Adam güldü: Düşündüğün şeye bak! Elbette bir gün
Sağ ayağı olmayan bir çocuk mutlaka çıkacak.
Beş lira da öğrenci indirimi yaparız,
Kalan beş te pazarlık payıydı zaten, onu da atarız.
Vitrinden ayakkabı çıktı, çocuk giydi tam geldi.
Sevinçten neredeyse değneksiz yürüyecekti.
Alışveriş bitmemişti; Ayakkabıcı sordu:
Sen de bana ayağından çıkanları satar mısın?
Çocuk kekeledi: Şaka mı yapıyorsun? O hiç para eder mi?
Altı bile kalmadı, neredeyse delindi.
Sen çok cahil kalmışsın arkadaş, dedi Ayakkabıcı,
Antika eşyalardan haberin yok galiba.
Eşya ne kadar eski, o kadar para.
Veririm onu antikacıya, eder kırk lira.
Sıkıştırdı çocuğun avcuna bir tomar para,
Çocuk dedi:Hayır bu kadarı fazla,
İndirim başladı, anlarsınız ya…Verdi yirmiyi geri.
Kocaman bir öpücük kondurdu
İhtiyar Ayakkabıcının buruşuk yanaklarına.
Ayrıldı oradan sanki uçar gibi,gözleri tek ayakkabısında.
Kayıt Tarihi : 13.12.2007 14:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok sevdiğim bu öyküyü şiir diliyle anlatmaya çalıştım.Biraz uzun da olsa her okuyuşumda aynı keyfi alıyorum.Sayın Antoloji okurlarıyla paylaşmak istedim.
![Naime Özeren](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/13/ihtiyar-ayakkabici-ve-cocuk.jpg)
Ayakkabi degil, umut satiyor sanki, hem de hic bir paraya, bedavadan!
Ne guzel yazmis kaleminiz, icim akti gitti satirlara..
Cok ama cok guzeldi.. Siz hep yazin emi, biz de zevkle okuyalim..!
Yureginize saglik Naime hanim, sevgilerimle..
şiiri okurken ağladım
gerçekten böyle duyarlı bir toplumda yaşasak
bu şiirler hayal olmasa.
çok kötü devşirdiler bizi
çok kötü
bu şiirinize de 10 puan
TÜM YORUMLAR (12)