Ayakkabıcı bir türkü tutturmuştu eski günlerden kalan.
Vitrinini süslüyordu yeni gelen mallarla.
Çocuk, ekmek almaya çıkmıştı evden.
Gözleri takıldı vitrindeki mavi spor ayakkabılara.
Uzun uzun bakakaldı, derin hülyalara daldı.
Bir elinde koltuk değneği vardı.
Pantolonunun içi boş paçası serseri rüzgarda sallandı.
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış