Mavi çağa tanıklık ediyor Van.
Koyu bir maviliğin eşliğinde yaşamın onulmaz hengamesi durgunluk buluyor,inci kefalinin göç etmesiyle.
Muş ovasından bir dengbejin bağrından yükseliyor ayrılık acısı.
Bingöl dağlarında bir çoban, gurbette sevdiğinin kokusunu içine çekerek başlıyor kavalını çalmaya, bin yıllık destan oluyor nağmesi,yankılanıyor dağlarda pervasızca.
Hasankeyf'te son demlerini yaşamaktadır tarih,
boğulmanın acısını iliklerine kadar hissetmektedir. Kanispi'de sular sisteme baş kaldırmış durumda,
güçlü olanı yıkacak kadar coşkun bir o kadar da soğuk!
Bazidin en uç köşesinde bütün ihtişamıyla selamlıyor şehri İshak Paşa.
Yanı başında Hoca Ahmed-i Hani, Allame-i Fikr.
Mem û zin'in sevdası, melayé cizirinin engin bilgisi karşılıyor seni aşk başkenti Cizre'de.
Dünyayı sırtlamış bir gemi bekliyor,
Cudi Dağının en tepesinde.
Daha çetin bir tufanın haberini beklermiş gibi.
Ya Dersim'de ezelden beri kaderine küsmüş, ters laleye ne demeli?
Berçelan yaylasında kurulan kadim çadırlar, bütün tarihsel Statüyü alt edip, medeniyetlere ev sahipliği yapıyor.
Bitlis evladıyla övünüyor, Şam'da hutbesi okunan, Başet Dağında hâlâ ezan sesi yankılanan,
Said-i kurdiyle gurur duyuyor.
Urfa'da İbrahim Peygamberin saltanatı var, atıldığı ateşten yeşeren çiçekler var.
Medeniyetlerin beşiği Mezopotamya'nın hükümranlığını sarsılmaz kılan vefalı dost Amed var.
Bu arada Muş ovasından yükselen dengbejin ayrılık türküsüne, Bingöl dağlarında özlemle çalınan kavalın ezgisi eşlik ediyor.
Bu Muhteşem bir denge...
Kayıt Tarihi : 4.11.2019 14:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!