Utanıyorum! ! !
Yürümeye takat getiremeyen bir yaşlıyı gördüğümde atılmadı dizlerim, gençliğimden geçip yürümeye utandım.
Tekerlekli sandalyelerle yolları aşındırmaya çalışanları gördüğümde, markasını beğenmeyip binmediğim arabalardan utandım.
Bir sevda dağının zirvesinde aşk şarkısı dilimdeydi
Sesim olabildiğince gür, olabildiğince keskin
Altından altın ırmaklar akıyordu dağlarımın
Bir gün bir talan esti ayrılık diyarlarından
Şimdi yalnızlık uçurumudur yerim
Bayım; sorabilirmiyim adın nedir, nerelisin?
Yüzün tanıdık geliyor bana, belli ki Güneydoğu’lusun.
Mardin tarihi kokuyorsun, Batmanın tebessümü düşmüş yüzüne.
Bahusus bir yiğittir Güneydoğu topraklarında, yeni doğmuş çocuğa ismi verilir.
En beyaz doğruları ölümüne yaşayan korkusuz bir kahramandır Bedirxan
Ebedi Aşk
Dünyayı altından bir saray yapayım, yer gök Baharistana dursun.
Seni sevdiğimi söyleyeyim, Aşkıma yedi cihan şahit tutulsun.
Dağ başımı önüne eğeyim, Kainat sağır ve dilsiz bir halde kalsın.
Ellerimden kayıp giden zamanın tek armağanısın sen, boşverdim herşeyi, çünkü; artık sen varsın.
Zamansız ifadelerin esiriydim, şimdiyse yürekli bir şiirin sessiz şairiyim, vazgeçtim başkalarından çünkü; sen varsın.
Elime verilse de güneş ve ay, kabul buyurmam hiç bir hakimiyeti, çünkü, hiç bir şeye değişmediğim sen varsın.
Her halaya çırpınmaz mendilimiz, her acıya düşmez bizim tililimiz
Merhametkar insanlar dostumuzdur, namerd ile yoktur bizim işimiz
Paku saf eyledik gönlümüzü, her sevgiye açıktır yüreğimiz
Bir güneş seyrediyorum doğudan yükselen…
İlk öptüğü topraklar Mezopotamya.
Hasankeyf de tarih selam çakıyor.
Mardin tepesinde, bakışlar manalı yöneliyor güneşe.
Van gölü hiç bu kadar mavilere bürünmemişti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!