Bir sinema filmi gibi gözlerin geçiyor gözlerimin önünden
Öyle mahzun bakıyorsun ki, yuvalarından ha düştü ha düşecek diyorum
Baktığında bir yitirilmişliğin, baktığında bir kaybedilişin izi çarpıyor yüzüme
Uçlarına dokunulmuş bir yara izini taşıyor sanki
Bir güvercinin kırık kanadı gibi düşüyor kollarım
Vurulmuş bir kekliğin yıkılışı çöküyor dizlerime
Sınırlarını zorluyorum süregelmiş hayatın, Hüzünlere son verdim sevinçlere yürüyorum.
Onarıyorum yıkılmaya yüz tutmuş hayalleri, umuda ayna tuttum yarınlar için.
Nasır tutmuş ellerimi çekiyorum pas tutmuş parmaklıklardan, parmaklarımda ince belli bir kalem.
Artık sabahlarıma doğmuyor güneş
Sıcak sevgilere alışık yüreğime kar yağıyor
Aralıksız tebessümler dağıtan yüzümde hüzün var şimdi
Sevgiden ötesi yok.
Yok sayarım duygusunu insanın içinde sevgi yoksa..
Sevgiden ötesi yok
Her yüreği sevgiyle atmıyorsa insanoğlunun bakmayı bırakırım yüzünü.
Sevmenin ötesi yok yok be, her varlıkta, her ırkta, dinde ve millette...
Sabahın serinliğine doğarken güneş.
Başkaldırıyordu toprağa hapsolunmuş bir tohum tanesi.
Ol demişti Allah, toprak pamuktan yumuşak, taş hamurdan yaş...
Kuşlara ötme emri verilmişti, hepsinin dilinde sakin bir salavat.
Nehirler Kainatın efendisinden alıyordu coşkusunu.
Cennetin yeşilliğine bürünüyordu ağaçlar, bahar mevsimleri.
Eskidendi çok eskiden, seni görmüştüm rüyamda... tanımamıştım
Dünyayı köşe bucak aramak istemiştim, seni bulmak için
Ansızın çıkıp geldin sen, beklemediğim bir yerden, beklemediğim bir akşam...
Köy evi toprak damda yatardık yaz geceleri, kaç defa aşağı düştüm sayamadım.
Oğlum eşek kaçmış, inek ahırda aç, bêmrad olmayasan diyerek uyandırırdı Annem her sabah.
Köy meydanında gar oynardık, toz duman savurup ilerleyen dolmuşların peşinden koşardık, kaygısızca! ! !
Çaresiz derdine derman mı arasın, hekimi lokmana git.
Azabi gönlüne rahmet mi ararsın, oruç tut namaz kıl, huzur verir.
Rızık mı istersin, Er-rezak'a el aç, o her istediğini verir.
Berxwedan...
Bir insan okudum geçenlerde adı yoktu, yüzünü hiç görmedim.
Allahtan rızık dilemiştim, sabah şafağından akşam karanlığına uzanmıştım.
Annem hastaydı, Babam hastaydı, bacım hastaydı başucunda olmaya çıkmıştım.
Okumak, okumak okumak diyerek, okumaya atmıştım bendimi, dershaneye koşmuştum.
İnsanım insanlar arasında memleketim Amed, barış gelmiş sanmıştım, yanılmışım.
Akşama teslim olmuş bu günün son saatlerinde bir bomba patladı yanı başımda, ben ölmüşüm.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!