Cumartesi günü çalışması öğle vaktine kadardı. İşten çıkmış eve gidecekti. Zaten bu işe de yeni girmişti. Öğrenci idi, okullar olaylar nedeni ile bir açılıyor bir kapanıyordu. Yalnız sınavlara gidiyordu. Babası ölmüş, evde annesi, bir de kız kardeşi vardı. Diğer kardeşler evli idiler. Kendisi de okulu bitirmeden amcakızı Zeynep ile evlenmişti.
Pac meydanından İnönü İlkokuluna doğru yürüdü. Hemen karşıdaki Dörtyol Payas dolmuşlarına binecekti. Aklına “ilk defa maaş alıyorum eve bomboş gitmeyeyim” fikri geldi. Babaannesinin babasına nasihati de öyleydi. Oğlum paran yoksa katırı sat, eve yiyeceksiz gelme demişti.
Etrafına bakındı. Tam karşıda kasabı gördü. Kocaman dana etleri vitrindeydi. Ama evdekiler dana eti yemezlerdi. Olsun dedi. Nerden bilecekler. Bir kilo köftelik kıyma aldı. Parayı verdi paketi alıp dolmuşa doğru yürümeye başladı.
Köye elektrik yeni gelmişti. Yalnızca aydınlatmada kullanılıyordu. Buzdolabı ve diğer elektrikli eşyalardan hiçbiri yoktu. Et sıcak havada bozulabilirdi. Akşam olmadan acele ile et ateşte pişirildi.
bu boynu bükük duruşun...
gitgide birbirine dönüştürürken ömrümüzü.
derler ki;
uzayan kirpiklerinin altında saklarmış dünyasını,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta