Tütünün olayım, sar beni
Sevdanın en olunmazına çek beni
Kendine ram ettin, ah beni
Elim kolum bağlı çöz beni
Alıkoy bütün şehirlerden tut beni
Giryan oldum gözlerine güldür beni
Teraziler dengelenmedi
Dengelenemedi
Dengelenmeyecek...
Kollanmaya muhtaç
Bir çocuksun sen
Kucağı yıldız dolu bir geceden
Kayan bir yıldız çaresizliği yaşıyorum
Sağanaklara inat inkarcı duruşlarım
Kökleri susuz menekşeler misali
Damlaya hasret kumu yaşıyorum.
Tutarken ellerini beyaz martılar
Mavi suların yaşım oldu İstanbul!
Minarelerin diz çöküyor tutkuma
Ay akşamın şiirim oldu İstanbul!
Gölge düştü başına iki kıtadan
Boğazda aşikar ay ışığı
Ensende köpüklü dalgaların çığlığı
Sen ihtirasımın muamma çölü
İdam mahkumunun son dileği
Gelincik yaprağım, yediveren toprağım
Karasevdalım
Şimdi büyüdüm
Kulağım ninnilerden uzak artık...
Yalan vaatler, aralıksız protestolar,
Ve sloganların ritmi eşliğinde
Katran dolu süslü paketlerin
İçindeki politik nutukları dinliyorum!
Kan devşiren gecenin
Zehri kadeh içinde
Başı dik kaldırımların
Canı can içinde!
Sel akar gözlerimden
Suyu ten içinde
Bir bahar böyle geldi
Çiçek açtı ümit dallarım
Gözlerinin kirpiği ruhuma değdi
Korkuttu ruhumu bedenden etti
Bir bahar böyle geldi
Dostlarıma sorulmuş uzak gaiplerden
Suskun çehresinde köhne düşüncelerin
Sıcak kentlerinde haykırıyorum
Perdeli gözlerin ateş dansında
Bir yaşıyor bin ölüyorum
Dudaklarındaki türkü,
Ben miyim Büşrâ?
Yoksa yıldızlar mı?
Mahkum etmeseydin gözlerine
Görebilir miydin beni gözyaşlarında?
Bulabilir miydin parmaklarımı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!