İdare Lambasının Hikayesi

Osman Karahasanoğlu
3308

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

İdare Lambasının Hikayesi

İdarenin bende kalan bir de hikayesi vardır.
1960 lı yıllarda idareyi ahırda (dam) da kullanırdık.
Ahırda onun konduğu bir yer vardır. İdarelik derdik.
Günlerden bir gün o gün de yılbaşı akşamı bizde kardesler arasinda oynardık..
Anam arasira bizi ikaz ederdi.
Bugun yılbaşı evimize hirsiz girer gürültü yapmayın duymayız derdi. Beni hayvanların altını temizle zahralarını (saman ve yem verme) da ver diye ahıra gönderdi. Görevimi yaptım. Samanlarını yemlerini verdim.
Küçüklüğüm 7 yaşına kadar köyde geçtiğinden hayvanlarla iç içe idim.
5- 6 yaşlarımda onları otlatmaya götürür akşama kadar güderdim.Bazı zamanda beni süserlerdi.
Hiç unutmam kömüş ineği beni (süstü) boynozlarıyla bana vurdu ve yuvarlandım.
Yürürken ekmek çantam yere değerdi.
Köy hayatında büyüyen her çocuk bu sıkıntıları bilir ve yaşar onun için hayvanlardan korkmaz.
Kangal köpeğimiz üzerine binerdik.
Ahırdan samanlığa geçilir.
Samanlık biraz daha ahırdan yüksek olur.
Evlerimiz o zaman toprak evler üstleri düz ve çorak denen şu geçirmeyen toprak dökülmüştür.
Bu çoraklar yuvak denen ağır bir taşın kaş da çekilmesiyle sıkıştırılmış olur.
Damın kaşına çıkınca samanlığı aydınlatan pencereler de rahatlıkla görülür.
Ahirdan samamliğa geçilir.
Dam ve samanlık tek kat idi.
Avluya açılan kapılardan biride içinde banyosu olan genişce tek bir oda vardı.
Aynı zamanda bu oda mutfak için kullanılır yemekler burada pişerdi ..
Evin ön kısmında giriş için büyük bir çatal kapısı vardı .
Avlunun yarısına kadar kapalı yerin üzerinde yani 2.katında bir giriş holü ve birde oda bulunurdu.
Bu odada dedem ve biz 5 kardeş yatardık.
Bizim bu odanın yola bakan 2 de penceresi vardı.Manzarasıda güzeldi.
Pencereden bakardık karşımızda Selçuklu Devletinden kalma Cami ve büyük bir mezarlık bulunur.Sabah ezanın da evin önünden koyun sürüsü geçer boyunlarinda takili çanların ayrıca Kangal köpekleri birde merkepleriyle çoban geçerdi.
Bunları kuş bakışı seyrederdim.
Harika bir geçit sergilerlerdi.
Alt kattaki odada annem ile babam kalırdı.
Avluya bakan iki penceresi vardı.
Pencereler yukarıya doğru sürgülüydü.
Odaya girilir e soldaki duvar da iki sıra raf bulunur en alt bölüm ağır büyük tencereler üsteki raflara da daha hafif kap kaçak konurdu.
Girişin tam karşısındaki duvarla birleştiği köşede genellikle yüklük denen ceviz sandık üzerine yatak yorgan vb.konunulur üzeri örtülür.
Girişten sağa dönülür sağda pencerelerin olduğu duvarda ufak kapları konduğu sergen denen yer vardır.
Pencereli duvara en yakin duvardan 2-2.5 metre mesafede ocaklık vardır.
Gündüz evin mutfağının en fazla ışık alan yeri olmasından dolayı girişten uzak pencereye yakın olması seçilmiştir.
Aynı zamanda ocakta yakılan odun tezek vb.ısı kaybı olmasın diye kapıdan uzaktadır.

Bacanın genişliği 50 cm. derinliği 30 civarında olup ocaklık ta demirde yapılmış üç ayaklı saç ayagı olup yemek pişirilir ken tencere bunun üzerine konur.
Ocakligin sağında ve solunda ocaklık taşları vardır. Bu taşlar saç ekmeği bazlama yapılırken
Saç bunların üzerinde durur.

Bu derinlik ocaklığın sağında raflar bu raflara hafif kap kacaklar bardaklar vb. konur. solunda raflar ve banyo olur.
Raflar ve banyo önleri perdeyle kapatılır.

Avlunun ortası açıktı.
Merdivenle avludan üst kata çıkılır.
Giriş holu oradan odaya geçilir.
Hole girmeden saga giden kaşa çıkılaca ahşap balkonla da damın kaşına çıkılır.

Geceleyin odalarda gazlambası kullanırdık.
Camdan fanusu altı geniş üst tarafı daralır boru gibi.15 cm civarında boyu olurdu.
Gaz lambasinin içinde gazı ve fitili vardır.
Bu gaz lambasını yakar şişesini üzerine geçirirdik.
Söndürüncede kokardı.
Bazen is yapar lamba şişesi isinden dolayı temizlenmek için de ara sıra yıkanır.
Yatma vakti gelince tuvalet için dışarı çıkmıştım.
Anam bizi o gün hep uyarmıştı.
Fazla gürültü yapmayın bu gün yıl başı eve hırsız girer duymayız diye söylerdi.
Tuvalet avluda idi tuvalete giderken birde ne göreyim samanlıktan ışık geliyordu..
Hemen kardeşlerime ve anneme haber verdim.
Dedem istiklal savaşı gazisi vede madalyası var dı.
O da heyecanlanmıstı.
Bende geleyim diye...
Babam evde yoktu.
Samanliktan ışık geliyor.
Hırsız var diye hepimiz ayaklandık.
Kimimiz küreği, kimimiz keseri, baltayı, sopayı ne varsa elimize aldık.
Ahırın kapısını tuttuk.
Hırsızın kacacagı tek yer var burası.
Birde temek var dı.
Temek nedir ?
Var mı bileniniz.?
Hayvanların altındaki gübreler vb.
Bu temek denen delikten dışarı bokluk denen çukura atılır.
Bu temekten bir insan zor geçer.
Ahırdan en az bir buçuk 2 metre yükseklikte dir.
Ordan çıksa bile kaçacak yer yine avluya gelmesi gerekli.
Kapıyı annemle ben yavaş yavaş açmaya başladık.
Birazda annemin dediği çıktı diye üzüldük.
Ahıra oradan da samanlığa hırsız girdi.
Samanlıkta buğday ambalarları var.
Ahırda da inekler ve öküzler buzağılar vardı.
Kapıyı temkinli ses yaptırmadan annem açarken ben ve kardeşlerim de arkamızda ellerinde saldırı aletleriyle hazır bekliyorlardı.
Tam kapıyı açtık
Birden ne görelim!!
Bilin bakalım ne gördük...
12.12.2020

Osman Karahasanoğlu

Osman Karahasanoğlu
Kayıt Tarihi : 17.12.2022 00:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Karahasanoğlu