Icten Ice Söylenip Susarak

Sen sofrasına oturmadan asla güneşe doğmam
Hayata çıkmam
Avludan sokaktan geçmem, çeşmeden içmem, yola düşmem seyir seyranda oturmam
Sen gelmeden,
Zeytine peynire elimi götürmem, damağımı dudağımı ballı börekliye sürmem dense de..
Mezara göçüp giden çarçabuk meçhule malum karartısı kayıplara gider gitmez
Duvardaki resimlerde solgun durgun cansız kayıtsız bakışları ve madalyonlardaki hatıralık kalanlarını saymazsak
İsmi cismi ve esamesi anılmaz olur unutulurmuş..
Kızgın sıcak ta, kırağıda, kırcıda buzda ayazda
Kavrucu boğucu toz kireç asvalt kirli buhar ve çorak ıssızlık
Kalabalığının yılkılannış pür telaşın büyük camlı cadde kenarı beton binalar arasında
Soğuklara kalmış
Yağmura bulaşmış
Kış bastırmaya yakın
Koydunsa bulasın
Ara ki bulasın
Havada kavisler çizerek savrulan kırbacıyla uzaktan hızla geçen posta beygiri gibi akıp giderken dünyazaman
İşte geldik gidiyoruz amenna da..
Beni tiryakisine tutkusuna kapıp götürenler tarafındaysa
Tende bedende can çıkmayınca huy çıkmıyor ki, kocamıyor deli makamını nüfusuna geçirmiş gönül
Arzudan yeşerip tomurcuklanan sevgiliye cahil fışkırdıkça sürüm zamanı gelmiş topraklara serpiliveriyor
Baksana titreyen sesim soluğum ve sapur supur ellerim
Sevmek kabulünden aşka niyet edip yol tutmakla
Kış gelse, dallar kar tutsa, sussa bülbülün sesi, soğusa kurusa solsa bahçenin etrafı…
Dünya yerinden yekinse, ahirete göçse bile zuhur zaman aşk her derde çare ,
Gönül oldum olası deli
Sevmekten vazgeçmiyor vesselam

Ocak/25