Bazılarının içlerindeki kötülük, açık kalmış bir rögar kapağı gibi kokuyordu; karanlık ve pis bir sıvıyla dolmuş, etrafa korku yayıyordu. Gözlerinin derinliklerinde, unuttukları bir hırçınlık saklıydı. Her bir bakış, sanki içindeki karanlıkla dolup taşan bir kutunun kapağını aralıyordu. Sınırlarını aşan bu karanlık, en masum anlarını bile kirleterek, içini kemiren bir kaygıyla sarmalıyordu. Bazı geceler, onlarla birlikte geçirdiğin anlar, ruhundaki çatlakları daha da derinleştiriyor, kalbinin köşelerinde kok salan bir korku saltanati oluveriyordu
Onların yanında, kendini bile unutturan bu kötü enerjiden uzak durmaya çalışıyordun ama her nefes alışında o korkutucu koku bir parça daha derinleşiyor, ruhunu sıkıştırıyordu. Sanki her nefes, bu kirli havayı içe çekerken, içinde gizli kalmış duygu alevlerini de körüklüyordu. O an, varlığın bir cehenneme dönüştü; dört bir yanını saran bu puslu duman, karanlık sırların serildiği bir örtü gibi örtüyordu üstüne.
Etrafındaki herkesin yüzünde bir maske, ardındaki iç karartıcı gerçekliği saklıyordu. Gözlerdeki bu hırs ve kaygı, birer fosforlu tabela misali kalbinde parlıyordu; "Kaç, uzaklaş!" diyorlardı adeta. Ama nereye kaçabilirdin ki? Kötülüğün kokusu, varlığının derinliklerine kadar sinmişti ve bu kaçış, her seferinde daha da zor hale geliyordu.
Zaman geçtikçe, sanki herkesin bir yudum daha karanlığa battığı bir çukurun kenarında duruyormuşsun gibi hissediyordun. Ruhun, bu çukurun etrafında dönüp duruyor; geçmişin hayaletleri her köşede seni izliyor, geleceğin belirsizliği yüreğini sıkıştırıyordu. O an, içinde hapsolmuş bir ses yükselmeye başlıyordu: "Buradan çıkmak zorundasın," diyordu ama hangi yolda yürümek gerekiyordu? Cevapsız kalmış sorular, başka bir çıkmaz sokağın kapısını aralıyordu.
Kayıt Tarihi : 1.5.2025 22:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!