karbeyaz bir incisin sen
mavi sedefleri içinde
ışıl ışıl Boğaziçi’nin
Şehla bakışlı mavi gözlü İstanbul
Semalarda bulut bulut ellerin
Sularda köpük köpük
Boğazın menekşeli sularında
Yıkarsın mavi saçlarını
Kurutursun yedi tepende
Ilık meltemleriyle Boğaz’ın
Yayılıp dört bir yanına sere serpe
İstanbul sokakları ben sizin değil
Siz benim içimden geçersiniz
Beyoğlu’nda kırmızı tramvayın
Rengarenk kalabalıkların
Işıl ışıl elvan elvan vitrinler
Sessiz kitabevleri dinlenen kafeler
Tarih kokan serin pasajlar
Konuksever sinema ve tiyatrolar
Vurulur sana ilk bakışta
Yabancı konuklar
Sıcak çukulata krema kokar
Her geçişte önünden pastanelerin
Baklavalar gül kokulu lokumlar
Lâhmacunlar dönerler hamburgerler
Vefalı bozacıların vefasız aşıkların
Sarı taksilerin sarışınların
Esmerlerin kumralların
Beyler hanımefendiler
Parfüm kokuları
İç bayıltır hafiften
Demet demet renkler kokular
Sepetleri önünde çiçekçiler
Gül karanfil lâle lavantalar
Her yaştan sevgilileri bekler
Çiçek Pasajı’nda kalır bir anı
Renk ses ve koku senfonisinden
Türk rakısı Boğaz’ın balığı
Ve akordeoncu madamı
Bir klârnet taksimi
Nihavent makamı
Çiftler, çift katlı otobüsler
Çocuklar, pusetlerde bebekler
Ürkek kediler özgür köpekler
Düğünler bayramlar festivaller
Simit, çay ve börek kokan sabahlar
Telâşlı güneşli öğlenler
Ana baba günü akşamlar
Ateş böcekleri cıvıl cıvıl geceler
Avare serin rüzgârların
Başına buyruk ılık yağmurların
Uçuşan kelebek konfetileri
Kar beyaz gelinlik giymiş sokakların
Eminönü’nde işportacılar
Hafiften bağrışmalar
Ürküp uçuşan güvercinler
Sandalda balık ekmekçiler
Uyuyan yatlar salınan sandallar
Sıra sıra görkemli yalılar
Boğaz’da ve Haliç’te
İki yakayı kavuşturan köprüler
Sanırsınız kur yapan kuğular
Gemiler tekneler vapurlar
Kızların o en güzeli
Boğaziçine girerken
Gülerek ayakta karşılar sizi
Süzüm süzüm süzülen
Mavi etekli Kızkulesi
Üniversiteler kütüphaneler
Sahaflar çarşısı Kapalıçarşı
Baharat kokar Mısır çarşısı
Meydanlar ve güvercinleri
Kumruları serçeleri
Huşu içinde camiler minareler
Yankılanan ezan sesleri
Sultanahmet, Topkapı Sarayı
Aya Sofya, Mavi cami
Sevgili İstanbul sen
Binbir renkli karnavalsın
Ey Mavistanbul!
Ölmek değil ürküten beni
Görememek bir daha
Sonsuza dek asla seni
Ve sen, biricik sevdiğim
Kalbimi taşıyan bedenimle
Her yere götürdüğüm
Martı çığlıklarını duyuyor musun?
Bu sesler sahilden mi geliyor
Yoksa yüreğimden mi?
Ah! Bir unutabilsem seni
Ama sahildeki martılar da unutsa seni
Yüreğim susana dek ben de unutsam seni
İçimdeki martılar unutmayacak seni
Sessiz bir çığlık olarak kalacaksın yüreğimde
Dilleri lâl, tutsak martılar gibi…
Kayıt Tarihi : 14.3.2009 22:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nizamettin Esen Haymanalı](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/14/icimdeki-istanbul-ve-sen.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!