İçimdeki Ateş Şiiri - Mesut Özdemir 3

Mesut Özdemir 3
54

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İçimdeki Ateş

İçimde bir ateş var,
sessiz ve derin,
ne kül bırakıyor ne duman,
sadece kendi sıcaklığıyla
beni hem ısıtıyor hem yakıyor.

Bazen bu ateş öyle bir parlıyor ki
ellerimi, ellerimin ötesinde kalbimi yakıyor.
Ama yakmakla beraber
bana hatırlatıyor: ben hâlâ yaşıyorum,
hâlâ hissediyorum, hâlâ varım.

Bir zamanlar bu ateşin yanında başka insanlar da vardı.
Konuşurduk, gülüşürdük, tartışırdık,
her ateşin kıvılcımı başka bir anıydı.
Şimdi yalnızım.
Sadece bu ateş kaldı bana,
ve bazen o kadar güçlü yanıyor ki
geçmişin gölgelerini erittiğini hissediyorum.

Ey saklı ateşim,
omuzlarıma yaslan,
düşlerimin üstüne bir battaniye gibi seril.
Kimseler bilmez acımı,
ama sen her çatlağımı anlıyorsun.

Gece boyunca ateşimle konuştum:
“Ne zaman sönmeyi düşünürsün?”
O sessizce titreşti ve yanmaya devam etti.
Sanırım bazı ateşler, insanın içindeki karanlık kadar eskiymiş.

Ve düşündüm:
Belki bu ateş, hem geçmişimi hem geleceğimi taşıyor.
Belki bu yanma, yaşadığımı hatırlamanın tek yolu.
Ve ben buna minnettarım,
çünkü bu ateş olmasa
kendi karanlığımda kaybolurdum.

Geceleri dışarıya bakıyorum,
yıldızlar var ama uzaklar,
bazıları sanki yanıyor, bazıları söndürülmüş gibi.
İçimdeki ateşi hatırlatıyor bana:
her parıltı bir anı,
her boşluk bir hüzün,
her kayıp bir sessizlik.

Bir keresinde bir yıldız kaydı,
ben dilek tuttum ama unutulmuş gibi geldi.
Yine de yıldızlar var,
ve ben hâlâ onları izliyorum.
Belki dilek değil, izlemek
asıl büyüktü.

Ey yıldız tozum,
sen parılda, ışık saç.
Ben senin ışığını izlerken
kendi karanlığımı tanıyorum.
Her yıldız düşse de gökyüzünden,
bende bir iz bırakacak.
Her kayıp, beni biraz daha ben yaptı.

Zaman zaman yıldızlara dokunmayı düşledim.
Ellerimi uzattım, ama ulaşamadım.
O an anladım ki,
umut da bazen böyle uzak ama hissedilebilir.
Ve ben her gecenin sonunda
yine yıldızlara bakıp
kendime bir yol çiziyorum.

Hayat bazen bir deniz gibi,
dalga dalga çarpıyor bana,
ama sahile ulaşamıyorum.
Kendi kıyımı bulamıyorum,
her seferinde kayboluyorum.

Fırtınanın ortasında kendi sesimi duymaya çalıştım:
“Dayanabilir misin?” diye sordum kendime.
Cevap, dalgaların arasında kayboldu.
Ama sonra bir an geldi,
su duruldu,
ve gördüm ki ayakta kalmışım.

Ey fırtınam,
sessiz ve öfkeli,
beni yık ama unutma:
Seninle var oldum,
seninle büyüdüm.

Dalgalar arasında hayal kurdum:
Belki bir sahil var, kumları sıcak,
belki bir gün durulur fırtına,
ve ben kendime güvenle yürürüm.
Ama biliyorum ki: fırtına da benim bir parçam.

Aynaya bakıyorum bazen,
yüzüm parçalanmış bir cam gibi.
Her parçada farklı bir ben,
her biri geçmişin yankısı.

Bir zamanlar bu aynalar
başkasının elindeydi,
gülüşleri, sözleri, sevgileri yansıtıyordu.
Şimdi yalnızca ben varım
ve tüm kırıklarımı topluyorum.

Ey cam kalbim,
her çatlağın ayrı bir hikaye anlatıyor.
Acı dolu ama güzel,
çünkü her parça beni ben yaptı.

Bazen parçaları toplamak istiyorum,
ama biliyorum ki:
Bütünlük, kırıklarda saklı.
Her yara, her çatlak
beni daha derin bir insan yaptı.

Gece çöktü, gölgeler dans ediyor odada.
Bazen kendi gölgeme bakıp gülümsüyorum,
bazen korkuyorum,
ama onlar da benim bir parçam.

Ey karanlık yoldaşım,
susma, bana eşlik et.
Sen olmasan
içimdeki yalnızlığı taşıyamam.

Gölgelerimle konuştum,
onlar bana sustuklarımı anlattılar.
“Yalnız değilsin,” dediler.
Ve o an anladım:
Bazen konuşmadan da anlaşmak mümkünmüş.

Zaman akıyor ama durmuyor,
her kum tanesi bir anı, bir kayıp.
Tutamıyorum,
akıp gidiyor elimden.

Ey sabır kumum,
her taneni hissediyorum,
her düşüşünü ezberliyorum.
Beni bırakma,
seninle var oluyorum.

Bazen düşünüyorum:
Kaç tanesi daha düşecek?
Ve ben hâlâ burada duruyor olacağım.
Ama yine de vazgeçemem,
çünkü her tanede bir ders saklı.

En dipte bir çiçek var,
toprağın arasından çıkan,
kimse fark etmiyor ama yaşıyor.

Ey sessiz umut çiçeğim,
filizlen, büyü, geliş…
Beni unutma,
hayat hâlâ güzel olabileceğini hatırlat.

Bu çiçek, en soğuk kışta bile açıyor,
güneşi bekliyor, yağmuru kabul ediyor.
Ve ben onu izledikçe
biraz daha dayanabiliyorum.

Gözlerimi kapatıyorum,
nefes alıyorum,
her nefeste senin varlığını hissediyorum:
ateşin, yıldızın, fırtınanın, gölgenin…

Ey nefesim,
susma, beni bırakma.
Seninle ayakta duruyorum,
seninle yazıyorum,
seninle yaşıyorum.

Nefesim bazen hızlı, bazen derin,
ama hep bana hatırlatıyor:
Hayatta kalmak, nefes almaktır.

Bu gece de geçecek,
ay doğacak ve yıldızlar kayacak.
Ama içimdeki ateş, fırtına, gölge, çiçek
hep benimle kalacak.

Ey sonsuz yüreğim,
biraz daha dayan, biraz daha yan.
Çünkü yaşam sadece nefes almak değil,
yanmak, sızlamak, parlamak ve
yeniden doğmaktır.

Ve biliyorum ki:
Her gece biter,
her karanlık sabahla kaybolur.
Ama benim içimdeki ışık
hiç sönmeyecek.

Mesut Özdemir 3
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 16:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!