İçimde yine bir yığın sözcük, silik, yorgun bir hatırayı kovalıyor.
Hepsi yaralı, kırılgan, savruk ve en önemlisi eksik
Ve de bıraktığım hiçbir yerde değiller…
Kalemim eskitir mi yüreğimdeki tılsımlı mutluluk sözcüklerini,
Dilim dolaşmaz mı yabancı kaldığı sevgiyi ürkekçe andığında?
Unuttun mu sevgilerin korkakça yaşandığını,
içi boş sözcüklerin ardında saklandığını, yüreğim?
Sevgiler var olamamış bir cenneti arıyor, hep suskun ve yalnız sözcüklerle.
Ama hiçbir sözcük anlayamıyor, anlatamıyor bizim dünyamızda sevgiyi.
Gölgesini süremez ki irinli, yalancı dünyada sevgiler.
Sürebilir mi?
Ah bu sözcükler, nerelere götürüyor beni, hangi zamana?
Hep bana ait olmayan esir zamanda,
bana ait olmayan sonsuz mekânda,
Bana ait olmayan hoyrat bir bene mi sürülecek?
Yüzü karanlığa dönük bu sözcükler neden peşimi bırakmaz?
Ben acının bağrında var olan günahkâr çocuk, sizin aydınlığınızda kirlendim.
Sizin beyaz sözcüklerinizde asıldım; yargısız, sualsiz.
Oysa içimde dile gelmemiş sözcükler; hala sevgiye aç, küçük, masum bir çocuğu uyutmakta.
Kayıt Tarihi : 17.3.2018 17:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!