İCİKLER’E HASRET
İcikler kurulmuş bin altı yüzlü yıllarda
Dilden dile anlatılmış kalmış akıllarda
Dağ tepe ova dememişler seyran etmişler
Otlak bulamamışlar kıyıda sahillerde
Hasretim İcikler’in yurduna yaylağına
***
Dayanır kökü Türk’ün atası Oğuz hana
Bozoklar Yıldızhan Kargın’dan gelir buyana
Atçekenlerden boylanıp sarkar yurtlarına
Tarihi seyri Oğuz’dan gelir İcikler’in
Hasretim yurdun soyuna boyuna toyuna
***
Cami belgesi Padişah III. Selim imzalıdır
Bahçede çam, selvi, batısı kabristanlıdır
Ön tarafta su kuyusu, yanı pınarlıdır
Uzanır tarihi bin yedi yüzlü yıllara
Hasretim köyün Camisine minaresine
***
Vardı tarihi mağazasıyla iki hanı
Birisi Han önünde diğeri Cami yanı
Her ikisi de yıkıldı kalmadı adı sanı
Kala kaldı Lidya’lılardan kalma Sıdas’ı
Hasretim köyümün tarihine mazisine
***
Vardı taştan ağaçtan tarihi İlkokulu
Okudu kızı oğlu zenginiyle yoksulu
Rabbim bırakmasın cehalet içinde kulu
Çocuklar koşuşturur ilim irfan yolunda
Hasretim tarihi taş duvarlı okuluna
***
İcikler’in dört yanında dede mezarı var
Doğuda Nurullah batıda çam dede yatar
Kuzeyinde Harman dede Taş dedeleri var
Kocamar dağında Kocamar dedesi yatar
Hasret kaldım dedelerine yatırlarına
***
Eşkıya sokmazmış İcikler’e efe Kelâ
Olmuş Kelâ efe zalimlere büyük belâ
Tir tir titrermiş namını duyan eşkıyalar
Kaçamayıp varsa çevrede saklanan hâlâ
Hasretim İcikler’in yiğit efelerine
***
Çocukken oynardık kazantaşı çelik çomak
Kazık Çırakman tuz saklamaca altı oymak
Zevk verirdi ebe’yi alt kazmasında yormak
Vardı Binmeci eşekle gülmek yere düşmek
Hasretim çocukluğumuzun oyunlarına
***
Gezerdik Göl önünden Hanönü İkital’ı
Dağlarında çok bulunurdu palamut talı
Kurulurdu tezgâh dokunurdu kilim halı
Kaldı İcikler’de çocukluk anılarımız
Hasretim dağına taşına uçan kuşuna
***
Akşam toplanılır masallar anlatılırdı
Bulgur darı nohut bakla da kaynatılırdı
Gımbıl gıp bilmece anılarla yenilirdi
Şenlenirdi hayallerimizle düşlerimiz
Hasretim anlatılan bilmece masallara
***
Dağında bayırında kuzular meleşirdi
Tarlasında kesiğinde insan dolaşırdı
Mezar harmanı Çalca’da gençler güreşirdi
Canımıza can boyumuza boylar katardı
Hasret kaldım Çalca’sına Mezar harmanına
***
Bayramda toplanır okul bahçesinde kızlar
Dönerdi Gölönü Çalca ağızda sakızlar
Peşlerinde delikanlılar kara yağızlar
Bayramlar bayram, gönüller şenlik olurdu
Hasret kaldım bayramına bayramlaşmasına
***
Oynardı kızlar Elele Kolele oyunlar
Pervane olurdu çevrelerinde oğlanlar
Satardı birbirini sevinirdi duyanlar
Mazi oldu çocukluk gençlik anılarımız
Hasret kaldım bayramlarına oyunlarına
***
Sabah erken kalkar koşardık işin başına
Genç yaşlı çalışırdık bakılmazdı yaşına
Yorgun argın girerdik çalışma yarışına
Hayranım orakla harmanına düvenine
Hasretim kağnı sesiyle deste çekmesine
***
Efe başı Seymenler çıkardı Taş tepeye
Tüfek atarlar seslenirlerdi İcikler’e
Uğrak yeri olurdu Çam dede gelinlere
Yaşıyor gönlümüzde gençlik anılarımız
Hasret kaldım Seymen Efebaşı narasına
***
Yörelerimiz Kayran Alan Çiftlik deresi
Çay kıyı Lapaç Kırpıntı Sidas Kurt deresi
Pasamaz Akyar Kaklık Gıbla Sulu deresi
Her birinde vardır çocukluk anılarımız
Hasretim yöresine ormanına yoluna
***
İmece usulü yapılırdı köy yolları
Devletini beklemezdi sıvardı kolları
Kağnı Traktörle dökülürdü kum çakılları
Yapıldı yüzyıllara şamil kanalizasyonu
Hasretim imecesine birlikteliğine
***
Baharda açar allı morlu çam çiçekleri
Eşlik ederdi Kurt kuyruğu pamucakları
Kokardı çiçek gibi benim memleketim
Toplardık ormanda mantarıyla gursakları
Hasret kaldım baharına yazına kışına
***
Bayram arifesi mezarlığa gidilirdi
Geçmişlere ziyaret dualar edilirdi
Mezarın iki ucuna fidan dikilirdi
Kabirde okunan Kur’an, duayı özledim
Hasretim İcikler’in mezarlık töresine
***
Gölönü’nde Roma’dan kalma çemberli dübek
Eski pınar önünde taştan oymalı dübek
Hanönü meydan yakınında üçüncü dübek
Yüz yıllarca keşkekler bulgurlar dövülmüştür
Hasretim düğünlerde keşkek bulgur dövmeye
***
Cami avlusunda iki katlı köy odası
Birde kayalar hacı terzi iki odası
Önemini yitirdi yüz yıllarca sonrası
Tarihe havale oldu köy odalarımız
Hasret kaldım odalara yemek taşımaya
***
Her hanenin vardı küçük büyük baş hayvanı
Dağda eksik olmazdı koyun keçi çobanı
Sürüler sabah çıkar sanki arı kovanı
Meleşirdi koyun keçi oğlak buzağısı
Hasretim koyun kuzu keçi oğlak sesine
***
Pek kavga olmazdı konu komşu arasında
Yardım edilirdi orak harman sırasında
Ortak olurlardı sevincinde yarasında
Gelinir gidilir hoş muhabbet yapılırdı
Hasretim gece oturmalı muhabbetlere
***
Sulanırdı koyun keçi sığır Çatal gölde
Kışın dolar Kırpıntı’daki Çaltılı gölde
Unutulmaz Kızılca köy yolundaki gölde
İcikler’in yoktu ırmakları kanalları
Hasretim susuz kalan gölüne deresine
***
Sürülerle Mayıs’ta yaylaya çıkılırdı
Yayla’da çadırlar alaçıklar kurulurdu
Koyun keçi inek eğreklerde sağılırdı
Unutamam dağda çobanlık günlerimizi
Hasretim kavalıma koyun sürülerine
***
Gidilirdi orak vakti gelince yatıya
Düzeltilerek yatılırdı toprak satıha
Sivrisinek ısırır girerdik sıkıntıya
Sıcak soğuk çalışır şikâyet edilmezdi
Hasret kaldım kıl çul üzerinde uyumaya
***
Vardı çeşmesi köy içinde Camı pınarı
Birde arları ortak çifte eski pınarı
İcikler’i susuz bırakmazdı Bal pınarı
Sularıyla can bulduk boy verdik hayat bulduk
Hasretim Cami Eski Bal pınarı suyuna
***
Susuz dağda masandan içerdik suyumuzu
Mezar ardı masanda yıkardık yüzümüzü
Kırpıntı masanda sulardık koyunumuzu
Bilirdik gölünü masanını pınarını
Hasretim İcikler’in masanına gölüne
***
Dağdı bayırdı susuzdu İcikler çevresi
Yoktu ovası ırmağı birde yük devesi
Meşhurdu Cami avlusundaki tek selvisi
Gelinlere isim taç olurdu başlarında
Hasretim Allı Atlı Selvili gelinlere
***
İsmail say say bitmez İcikler değerleri
Saysak İstiklal savaşında şehit erleri
Sayfalar almaz dolmaz ki onların yerleri
Geçmişe rahmet kalanlara selâmlar olsun
Hasretim köyümün gelmişine geçmişine
Kayıt Tarihi : 1.1.2022 17:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!