çil sancısı,küpe dirliksizliği
orada çarpıcı bir bekleyiş ertesinde
azar azar aralanır gün
iki kıvrak kavis yüklenir durur
vurur gider şiirin peşinden
o derindeki kuytu,
o boyasız cilasız dirliksiz gümüş tepsi
ötelere gönüllü çekilir an’ın ayakucundaki si sesi
kaçkınlar öyküsü
hep doğasında varken çocuklaşmaların
nasıl gelirse bu ıslak şehre
nasıl tünerse merakın göbeğine firari
değişilir ateşi bekleyen gözlere
ne zaman tutulursa lades
ne zaman baygınlık verirse susam kokusu
boyun borcu olur geceyi yırtmak
kaç kez uçurulur şen dalgaların üzerinden kuşlar
gergefinden nasıl da sızar parmak uçlarına
o nihavent iğne oyası
kendi nidasını dizginleyemez ince sızı
ve takılıp peşinden gidilirken serüvenlere
kim bilir kaçıncı yemini bozulur günebakanların…
Kayıt Tarihi : 16.2.2022 12:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!