İçeriye ilk nasıl düştüm (Bölüm 4)

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İçeriye ilk nasıl düştüm (Bölüm 4)

Hipokrat yemini
'Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı statü, hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma,hastalarımı memnun edeceğime, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime,mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.'

Beyaz gömlekli kıç-silgeç geldi
Elleri beyaz gömleğinin cebinde bakıyordu
Morarmış et yığını tortop vaziyette
Nefes almakta bile zorlanıyordu…
Vicdanı olanlar alınmıyordu bu göreve.
Yemin de hamsi gibi karaya vuruyordu…

Yaralıdan boğuk bir’’Ihhh’’ sesi duyuldu
Beyaz gömlekli ‘’Tamam bir şeyin yok! ’’ dedi
Sırtında beyaz gömleği pırıl pırıl parlıyordu
İnsanın içi ne kadar kirli ise, dışında arar temizliği
Hazırdır askıda üç-dört beyaz, temiz gömleği

Hipokrat yemini yüze vurmak için vardı
Gerçi bu yüz kaç yemin parçaladı
Gene de erken davranmalı
Hemen raporunu yazmaya başladı…
Daha sonra doğabilecek herhangi bir olumsuzlukta,
Göğsüne vura vura başvurabilmeli rapora
Toz konmamalıydı alnına…

Hipokrates’in risalesini düşündü kıç-silgeç,
Orada ‘’kanın aniden yükselmesi sonucunda,
Ruhta ve içerdiği düşüncelerde bir değişim olur.
Sonra insanlar başına gelen talihsizlikleri unutur.
Mutlu bir gelecek umuduyla dolarlar.’’
Kıç-sigeç görevini yapmanın gururuyla odasını boylar.

Acemi polis Hasan bile kendi kendine gururlandı
O ortaokulu bitirmiş, diğeri tıp okumuş
Onun kıçını temizliyordu.
Hasan oturduğu yerde kıpırdandı
Sanki, kıç-silgeçin parmakları kıçına değiyordu.
Hayret! Kıçı gıdıklanıyordu, yüzü kızardı
Neyse ki etrafta kimse ona bakmıyordu…
Kapının üstünde de ‘’Buraya tanrı giremez yazıyordu’’
İçinde bir rahatlık doğdu…

Kendine güven geldi, oturduğu yerde biraz diklendi
Anlamıştı kağıt parçalarının orada sökmediğini
‘’Her şey iki dudak arasında bitiyor! ’’ dedi kendi kendine
‘’Kıdemli polislerin dudakları neden kalın’’ şimdi çözdü
Kendi dudaklarına baktı, dudaklarının inceliğinden utandı.
İşkenceden gelen adamın sesine kulaklarını tıkadı…
Hücresinin kapısını sert bir şekilde kapattı…

Mehmet Halil
Kayıt Tarihi : 7.1.2011 23:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Halil