El sallıyorum umutlara
Çünki gece bitmek üzere
Uyumaya gidiyorum bulutlara,
Yelken açıyorum sehere.
Evet, gidiyorum kendimi bırakıp
Hiç konuşmadan
Çıkıp bir insan tanımalı
Elimizde birer ayna olsun yeter
Ölüme kavuşmadan
Bir ateş bulup yanmalı
Evet, saat 17: 30 başbaşayız yine;
İşyerim ve saatin arkasındaki duvar.
Lades oynayalım mı? Cevap: nesine?
Ölümüne tabiki, birbirimizi yiyene kadar.
Masamdaki saat çalışıyor durmadan,
Aynadaki Suret
Neden bakıyorsun öyle?
Gözlerindeki cinnet benmiyim yoksa?
Eğer biliyorsan ne olur söyle;
Ben boşluğa kefenmiyim yoksa?
Düşünebilmek için ovuyorum beynimi
Sensiz düşünemiyorum, kovuyorum beynimi
Yokluğumda saçına takasın kuruttuğun gülümü
Sakın ha bensiz düşünmeyesin ölümü
Burada mehtaba elvedayla başlıyor günler
Ruhumu soyup taşlıyor günler
Kadın
Onu; gurbetin soğuğunda,
Üşüyen ruhuma sarın
Onbeşinden sonra kabuğunda;
Bir incidir kadın
Anne bu ne saadet
Rüyamda seni gördüm
Melekler etrafındaydı, bu ne hürmet
Bense, gelip elini öptüm...
Bu bir musiki, galiba hicaz makamı,
Beni sevdiğini söyledin; yoksa şakamı?
Ah! bu ne bahtiyarlık böyle,
Ne olur şöyle, dağlara doğru söyle.
Güneşin pembeliğine inat yüzünde kızardı,
O an dünya dursa ne yazardı?
Gözden düşen iki damlayla
Oğlun burda sensiz üşüyor
Ve bu gece dünya saygıyla
Senin için dönüyor
Sen bakma gözlerimdeki neme
Dansa kalktı bugün bütün kelimeler
Bana ise kalemi sıkıca tutmak düştü
Güzellikleri anlatacağımı umarken heceler;
Kederim kalemimle göz kırpıp öpüştü
Aşka dair bir şeler yazmak istiyorum olmuyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!