Seni sayıyorum, işte ellerim!
Ey ima edenler, iman ediniz!
Bütün rekorların kırdığı kalbim,
Günlerin dün olduğu yerdeyiz.
Denizin suyuna giden gemiler,
Hangi mevsimdeyiz böyle
Paletimde renkler kaskatı
Oysa durmadan boyamalıyım hiç durmadan
Renklerini yitirmiş hayatı
Mevsimlerden keder mi söyle
Yaratılmışım demek sudan ve bahaneden
Ama kurumuyor bir türlü günlerin ıslattığı
Bu değil sadece beni derinden üzen
Bulanıyor gökyüzü taş atınca bir kuşa
Bir mümin gibi kapanmış dünya
I
bakın ne diyorum dünya
sekerek yürüyor gözümden düştü ya
seviyorum aklımın almadığı şeyleri
İbrahim bey bu gece eve gelmedin
Kaç kez açıldı senin için kimdir o penceresi
Farkında mısın bilmem
Düşmansız yaşamak köreltiyor adamı
Ve insanı yoruyor başkasının şarkısı
İşte bundan dolayı düşmanı püskürtmekten
Sende kendime ait birşeyler buluyorum.
Bir resim, gizemli bir gülüş, naz, kapris, güzellik.
Hayır, bunlar sen değilsin.
Sen bu değilsin.
Farklı birşey.
Ne kadar güzeldi, kirazların Türkçesi
Ekmek ören kadınlar, bahçenin sesi-
Giderken görürdük kimi kızları
Ellerinde baharın şaşkın dalları!
Bir gül düşün, gönülsüz açan
Vakit: 21 Nisan 2009 Salı 14:19
Bize kendinizi tanıtır mısınız sorusuyla karşılaşınca, kendinizi tanıtma noktasında aklınıza gelen ilk cümleler neler oluyor?
Ayhan Kurt un şu dizesi: Bir iç kanama gibi sessiz ve derin. Ahmet Murat ın şu dizesi de olabilir: Hayır, anlatamadım!
Şaşkınlığımı gizleyecek bir yer bulamadım!
şiirden başka...
Rabbim ne der?
Camiden eve dönerkenki ferahlık...
Sadece müminlerin bildiği...
Bir vesikalık kestim aynanın içinden
Pazar ola ey çünkü ben
Yana yatmayan saçları gibi bir insanın
Hep şuna inandım,
Geciken bir mektup, düşünün sevgilinizden
İşte o mektup benim, siz karşımda gülerken
Şair gibi yaşamak zor şeydir, İbrahim Tenekeci onlardan biri.
İnsana şiiri daha bir sevdiren kişi,
şiiri sevenlerin şiirlerinden lezzetlendiği kişi,
birgün vermeden son nefeslerimizi tanışırız inşallah.